Bilgi ve tavsiye yeterli değil
El yıkama
bulaşıcı hastalıkların yayılmasını önlemenin en etkili yöntemi olarak kabul
edilir, ancak tüm ebeveynler veya veliler çocuklarından yemekten önce ellerini
yıkamalarını istemekten bıktılar. Aynı şekilde okullarda öğrencilere sağlık
bilgisi konusunda verilen dersler çocukların belirli uygulamaları benimsemeleri
için yeterli olabilir mi? Hiç şüphe yok ki, evde ailelerin uyarıları, derste
sağlanan farkındalık yaratma ve bilgi önemlidir ama yeterli değil. Örneğin su
ve sabun yoksa bunlar ne işe yarar?
Sosyal
psikolojinin konusu olan davranış değişikliği ile ilgili olarak şimdiye kadar
çoğu sağlık sorunları ile ilgili onlarca model geliştirildi. Halen medyada izlediğimiz kamuoyu aydınlatma spotları ve sağlık konsültasyonları gibi
geleneksel yaklaşımlar doğrudan tavsiye ve bilgi sağlamaya dayanıyor. Bilgilendirme
tüketicilerin eğitimi için önemli olmakla birlikte, davranış değiştirmek için
yeterli değil, çünkü davranışı etkileyen farklı seviyelerde faktörler var. Davranış
değişikliğine etki edebilmek için aşağıdaki üç seviyede müdahale etmek
gerekiyor:
- ·
Kişisel
veya bireysel: inançlar, bilgi, tutumlar, beceriler, genetik
- ·
Sosyal:
arkadaşlar, aile ve topluluklar dâhil diğer insanlarla etkileşim
- ·
Çevresel:
Bireyin yaşadığı alan, altyapı, hükumet politikaları, ürün ve hizmetler, okul,
iş yeri, mağazalar, tesisler ve ekonomi (fiyatlar gibi) ve teknoloji gibi
faktörler.
Örneğin;
yanlış beslenme alışkanlığının yol açtığı sorunlarla başa çıkmak amaçladığında,
karmaşık bir toplumsal ve biyolojik faktörler ağı göz önünde bulundurulmalıdır.
Davranış değişikliği genellikle yukarıdaki üç alanda etkili müdahalelerin
karışımı ile sağlanır. Sadece bireysel düzeydeki faktörleri ele alan ve
yukarıda belirtilen sosyal ve çevresel etkileri dikkate almayan müdahalelerin
işe yaraması olası değildir. El yıkama örneğini ele alacak olursak, su sabun
gibi altyapı ürün ve hizmetlerinin mevcudiyeti hayati önem taşımaktadır.
Hükumet okullarda eğitici programlar düşünebilir veya altyapı hizmetleri için
finansman sağlayabilir. Temizlikle ilgili yaygın olarak kabul edilen kültürel
inançlar, el yıkama davranışlarını da etkileyebilir. Medyada düzenlenecek yaygın
bilgi ve davranış değişikliği kampanyaları bu inançları etkilemeye yardımcı
olabilir, ancak pratik bir etkisi olur mu? Bütün bunlar yeterli mi? Etkili
davranış değişikliği kampanyaları sadece bilgi veya altyapı sağlamakla kalmaz,
aynı zamanda grup ilişkileri ve sosyal normlardan da yararlanır. Akranlarınızla
ve diğer kişilerle olan ilişkilerin etkisi de çok önemlidir. İnsanlar sosyal
ortamlarda diğer grup üyelerinden kabul edilebilir davranışları öğrenirler. Arkadaşlarının,
ailelerinin ve öğretmenlerinin belirli bir davranışı benimsediğini görürlerse yeni
bir davranışı benimsemeleri daha olasıdır. Ayrıca diğer grup üyelerinin kendi eylemlerini
nasıl göreceklerini düşünmeleri de kendi davranışlarını etkiler. Arkadaşlarınız
ellerini yıkıyor mu? Ne sıklıkla? Sizden ne yapmanızı bekliyorlar? Yazılı
olmayan kurallara uymazsanız, arkadaşlarınızın size karşı tepkileri ne olur? Bu
nedenlerle değişim yönetimi çalışmalarının gruplar seviyesinde yürütülmesi en
etkili yöntemdir.
Davranış
değişiminde bireysel bilişsel süreçler de önemli rol oynar. Psikoloji
derslerinde, beynin bir kısmının bilinçli karar vermekten ziyade alışılmış
davranışları yönlendiren bilinçsiz ipuçlarına tepki verdiği gösterilmişti. Çevresel ipuçlarını, dürtmeleri ve
hatırlatıcıları kullanarak, eski alışkanlıkların kırılması, el yıkamanın uzun
vadeli bir davranışa dönüşmesine yardımcı olabilir. Mesela ilkokullarda musluk
seviyelerinin çocukların boylarına uygun olması ve ortamın dekorasyonu
çocukları etkileyerek el yıkamayı teşvik edebilir. Benzer şekilde, eylemlerimiz rasyonel karar
vermekten ziyade büyük ölçüde bilinçsiz değerlerden ve duygulardan
etkilenebiliyor. Duygusal düzeyde müdahaleler de davranış değişikliğini
tetikler. El yıkamanın ve temizliğin “iyi
davranış”ın bir parçası olarak gösterilmesi bireysel düzeyde duygular yaratmak
suretiyle güçlü bir motivasyon aracı olabilir.
Özetle,
davranışları etkileyecek stratejiler geliştirirken birey, grup ve yapısal
etkiler arasındaki etkileşimi dikkate almak önemlidir. Son zamanlarda birçok
davranış bilimci sosyal normların gücünü aşırı vurguluyorlar ancak davranışlar
üzerindeki tek etkili faktör normlar değildir. Normların bireysel düzeyde
etkili olabilmesi için aynı zamanda toplumsal düzeyde yapısal ve kurumsal
değişikliklerle ve bireysel düzeyde doğru alışkanlık oluşturma teknikleri ile
desteklenmesi gerekir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder