Bilimsel Düşünme
olmadan olmaz!
Yuval Noah Hariri’nin Davos’ta yaptığı konuşmaya göre önümüzdeki
birkaç kuşak içinde beden ve beynin nasıl tasarlanabileceğini öğreneceğiz. 21.
yüzyıl ekonomisinin temel ürünleri tekstil, makineler veya silahlar değil
beden, beyin ve zihin olacak. Gördüğüm kadarıyla bilimde gelişmiş ülkeler diğer
insan toplulukları üzerinde üstünlük yaratmak için büyük bir çaba içine
girdiler. Bizim atladığımız 3.sanayi devrimi sürecinde üretimle ilgili
sorunları çözerek şimdi rekabeti başka bir boyuta taşıyorlar, buna da 4.sanayi
devrimi ismini verdiler.
6 Mart 2018 tarihli, “Önceliğimiz insan olmadan nasıl olacak?” başlıklı yazımda insana yeterli önemi vermediğimizi anlatmaya
çalışmıştım. İnsanlığın 18. Asırdan sonra tamamen yeni akılcı ve bilimsel bir
düşünüş biçimine geçtiğinin bizdeki geniş kitleler hala farkına varmadılar. Orta
çağın dinsel düşünme biçimine göre eğitilen insanlarla çağdaşlığı yakalamamız
ve varlığımızı sürdürmemiz, bilimsel
düşünme biçimine göre donatılan insan toplulukları ile rekabet etmemiz nasıl olacak?
Olmuyor zaten. İhracatımız içinde ileri teknoloji ürünlerin %5’i geçememesinin
nedeni de bu. Bu toplum yüzyıllar boyunca düşünmeden uzak tutuldu. Hep
başkaları kendisi için düşündü.
xxx
Verilere Hâkim Olan
Yönetir
Gezegenin gelecekteki efendileri tam olarak neye benzeyecek?
Bunu verilere sahip olanlar belirleyecek. Verilere sahip olanlar sadece
insanlığın geleceğini değil hayatın kendisini de kontrol edecek çünkü bugün
veri, dünyadaki en önemli ekonomik varlık. Biz bugün bazı sosyal medya
uygulamalarının kullanımında ön sıralarda olmakla övünüyoruz ama adamlara
kendimizle ilgili çok kıymetli verileri aktarıyoruz. Eski zamanlarda toprak en
önemli varlıktı. Çok miktarda toprak birkaç kişinin elinde toplanınca insanlık
aristokratlar ve sıradan halk olarak ikiye bölündü. Modern zamanda, son iki
yüzyılda, makineler toprağın yerine geçti ve en önemli varlıklar oldular. Çok
miktarda makine birkaç kişinin elinde toplanınca insanlık sınıflara bölündü;
kapitalistler ve proletarya. Şimdi veri, en önemli varlık olarak makinelerin yerine
geçiyor ve eğer çok miktarda veri birkaç kişinin elinde toplanırsa insanlık,
sınıflara değil, farklı türlere ayrılacak.
Charles Darwin'den bu yana 150 yıllık biyolojik
araştırmaları üç kelime ile özetleyebilirsiniz: Organizmalar birer
algoritmadır. Bir virüs, muz veya insan; tüm organizmalar sadece biyokimyasal
algoritmalardır ve bu algoritmanın şifresini çözmeyi öğreniyoruz. Bu iki
devrimin birleşmesiyle elde edilen şey, insanları hack'leme becerisidir. Bu
birleşmenin belki de en önemli buluşu, beden ve beyindeki biyokimyasal
süreçleri bir bilgisayarın saklayıp analiz edebileceği elektronik sinyallere
dönüştüren biyometrik algılayıcılardır. İnternette gezerken, sosyal medya
hesaplarınıza göz atarken algoritma sizin göz hareketlerinizi, kan basıncınızı,
beyninizdeki aktiviteyi izliyor olacak ve Coca-Cola'ya nasıl size özel bir
reklam hazırlayabileceğini söyleyecek. Bu, siz farkında olmadan gerçekleşecek
ve milyarlar değerinde olacak. Bizi bizden daha iyi anlayan algoritmalar
olduğunda arzularımızı önceden tahmin edebilir, duygularımızı manipüle
edebilir, hatta bizim yerimize kararlar verebilir ve eğer dikkatli olmazsak
bunun sonucu dijital diktatörlük olabilir.
Bu yazıyı hazırlarken faydalandığım Yuval Noah Hariri’nin
Davos’ta yaptığı konuşmanın tam metnine aşağıdaki linkten ulaşabilirsiniz
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder