Pazartesi, Haziran 08, 2015

Bursa Saitabat Köyünde bir Girişimcilik Başarısı


Ünsped Kadın Girişimciler Komitesi ve Saitabat Köyü Kadınları Dayanışma Derneğinin davetlisi olarak 6 Haziran 2015 tarihinde Bursa Saitabat köyünü ziyaret ettik. Yaklaşık 50, 60 kişilik ziyaretçiler arasında çeşitli firmalardan bayan çalışanlar ağırlıktaydı. Ayrıca Bursa ili Vali Muavini ’de katılımcılar arasındaydı. Saitabatlı kadınların başarı öyküsü bir kez daha hepimizi etkiledi. Bu başarının hikâyesini derneğe ait şu web adresinden okuyabilirsiniz.

http://www.saitabatkkdd.org/dernegimiz.html 



Sabah bizlere ikram edilen güzel kahvaltıdan sonra Ünsped İK Direktörü Fazilet Kondu Hanım davetliler arasında bulunan paydaşlardan birer kısa konuşma yapmalarını istedi. Bende konuşmamdan sonra bu başarılı girişim hakkında düşüncelerimi kâğıda dökmek istedim. Kâğıda dökülen düşünceler daha kalıcı oluyor. Saidabatlı kadınlarımızın bu başarılı girişimlerine birçok farklı pencereden bakmak lazım diye düşünüyorum. Ekonomist gözlüğümle bakarsam, burada bir değer yaratma var. Bu değer yaklaşık 40 bayana doğrudan iş kazandırmış. Ayrıca bazı üretimlerde dışkaynak (outsource) kullanılmak suretiyle, başka girişimcilere destek olunmuş, hem de dolaylı değer yaratılmıştır. Özellikle kırsal kesimde üretim gücünün ve istihdamın düşük olduğu bir toplumda bu başarı çok önemlidir. Bu köylü kadın girişimciliğinin bir örneğini de Antakya Vakıflı köyünde görmüştüm. Bu başarı, “ne var yani reçel üretmekte” yorumuyla geçiştirilemeyecek kadar önemlidir. Sonuç olarak bu girişim Saitabat köyüne ekonomik katkı yaratmış, köylü kadınlar tüketici birey konumundan, üretici birey konumuna geçmişler.
İşletme danışmanı gözlüğüyle bakarsam, burada başlangıçta gönüllülük esasına dayanan bir iş modeli görüyorum. Bu model önce gönüllü çalışmayla ayağa kalkıyor ve daha sonra yavaş yavaş para kazandırmaya başlıyor. Bu süreçte sağlanan küçük bir kredi de kaldıraç etkisi görüyor. Ülkemizde gençler ve kadınlar arasındaki yüksek işsizliğe böyle bir model çare olamaz mı? Elbette üretilebilecek daha çok şey var. Umarım bu model diğer köyler ve girişimciler tarafından izlenir. Bir örgüt psikolojisi danışmanı olarak bakarsam, kadınlarımız gönüllülük esaslı bir ekip çalışması yapıyorlar. Ekip çalışması ve gönüllülük esaslı çalışma, kazanılması gereken bir beceri, bir erdemdir.  Bugün büyük şirketler ekip çalışmasını geliştirebilmek için büyük paralar harcıyorlar. Hâlbuki Saitabat kadınları başarılarını ekip çalışmasına borçlular. Sosyo-kültürel açıdan bakarsam, bu ve benzer girişimler, kültürel değerlerimizin yaşamasını sağlıyor. Yüzyıllardır köylülerin yaşamak için ürettikleri gıdalar, yemek çeşitleri yok olmaktan kurtuluyor. Bir anlamda evrensel kapitalizmin baskılarına direniyorlar. Böylece bölgesel ve etnik kültürün öğeleri yok olmaktan kurtuluyor. İnsan toplulukları ancak dillerine ve kültürlerine sahip çıkarak ayakta kalabilirler. Bu unsurlar yok olursa diğer toplulukların içinde eriyerek yok olurlar. Yok, olurken, onları ayakta tutan katma değer sağlayan araçlarda yok olur gider. Son olarak birde insan psikolojisi gözlüğüyle bakarsak, bu hanımlarımızın kendilerine güveninin arttığını, evlerinde daha mutlu olduklarını, bu enerjinin aile bireylerine de yansıdığını kendileri itiraf ediyorlar. Bu durum Maslow’u bir kez daha haklı çıkartıyor. Karşılığında büyük bir para kazancı olmasa bile çalışmak, başarılı olmak, bir şeyler üretmek psikolojik sağlık açısından önemlidir.

Evet, benim Saitabatlı hanımlar hakkında yazacaklarım bu kadar, son olarak şunu hatırlatmak isterim; Uzun vadeli başarı için önce küçük bir adım atmak gerekir.


Hiç yorum yok: