Çarşamba, Kasım 06, 2013

Midilli: Şair Sappho'nun adası




Edebiyat Dünyasının Sıradışı Kadınları ve HayatlarıDünyanın bilinen ilk kadın şairi olan Sappho hakkında elimizde çok bilgi bulunmuyor. Yine de yaşadığı döneme göre oldukça sıradışı sayılabilecek hayatıyla dikkati çekiyor hatta öyle ki Sappho ölümünden yüzyıllar sonra bile anılacak, portreleri çizilecekti. Demokrasinin beşiği olan Antik Yunan'da, aristokrat bir ailenin kızı olarak M.Ö. 630 - M.Ö. 612 yıllarında dünyaya gelen Sappho Yunanistan'ın Lesbos Adası'nda doğdu. Lesbos'un ismi Sappho'dan geliyor. Bizim bildiğimiz ismiyle "Midilli" o dönemki adıyla Lesbos Adası da ismiyle aslında Sappho'nun en çok tartışılan yönüne atıfta bulunuyor yani lezbiyenliğine. Atinalı tiyatro yazarı Aristofanes yazdığı bir oyunda iki kadın arasındaki aşkı anlatmak için "Lesbos'lu" tanımını kullanır. Böylece "lezbiyen" kelimesinin temeli atılır. Önceleri zengin bir tacir ile evlenir fakat bu evlilikte mutlu olamaz ve ve ayrılır.

Sappho



Midilli adasına Ayvalık'tan Tur-Yol veya Jale Tur isimli şirketlerin motorlarıyla ulaşmanız mümkün.Genellikle bir sabah, birde akşam sefer düzenleniyor. Aynı saatlerde adadan da geri dönüş seferleri var. İsterseniz gerekli işlemleri yaptırıp, kendi arabanızla da karşıya geçebiliyorsunuz. Ama Türkiye'de kullandığımız arabalar genellikle büyük. Lesvos'un yolları kötü değil ama dar ve çok virajlı. Bu yüzden küçük arabalar daha kolay kullanılıyor.





Bizim Midilli diye bildiğimiz Lesvos adasının başşehri Mytilene limanına vardığınızda sizi ilk olarak şehrin amblemlerinden biri olan, Amerika'daki özgürlük heykelinin bir kopyası karşılıyor. Anlatılanlara göre genç bir Yunanlı bir zamanlar taşı toprağı altın olan New York'a çalışmaya gitmiş. Kiraladığı küçük oda Ellis adasındaki Özgürlük heykeline bakıyormuş. Günün birinde çok param olursa memleketime dönünce bu heykelin benzerini dikeceğim diye kendine söz vermiş. 15 metre boyunda bir heykel. Nedense kadının yüzü Türkiye'ye dönük, yazılar ise heykelin arkasında. Aslında adanın Türklerden özgürlüğe kavuşmasını temsil ediyor.



Midilli sokaklarında, duvarlarda bol bol orak çekiçli KKE (Yunan Komünist Partisi) afişleri var. Sappho'nun Lesvos adası, bugün komünistlerin çok güçlü olduğu bir "kızıl" ada! Aslında II.Dünya savaşı bitiminde, savaşta Alman'lara karşı büyük mücadele veren Yunan komünistleri, savaş bitiminde kendi devletlerinin saldırısına maruz kalıyorlar ve çok acı çekiyorlar. Bu savaşçıların çocukları hala Midilli adasında yaşıyor ve babalarının hazin hikayelerini kahve sohbetlerinde dostlarıyla paylaşıyorlar.



Yeme içme konusunda web sitelerinde ve bloglarda "çok ucuz" şeklinde ifadeler var. Bunları yazanlar ya bedava para kazanıyorlar, ya da bir Euro= bir TL zannediyorlar. Ucuz olup olmadığını kredi kartı ekstresi gelince anlıyorsunuz:) Bir kere balık ucuz değil. Sadece kaliteyi bizdeki pahalı Boğaz restoranlarından daha makul bir fiyata satın alabiliyorsunuz. Öğlenleri kişi başı 10-15 Euro, akşamları ise biraz uzo biraz da deniz mahsulü alayım derseniz, kişi başı 20-25 Euro civarında hesap ediyorsunuz. Ama su, kahve, bira, uzo vs gibi içki ve snack tarzı gıdalar, Kuzey ve Batı Avrupa ülkelerine kıyasla çok ucuz.
Ayrıca çok beğendiğim bir yasal uygulama var. Yemek yediğiniz her yerde lokantacı eğer size fiş vermezse hesabı ödememe serbestiyeniz var. Bu yasa lokantalardaki menülerin altında yer alıyor. Dolayısıyla yemek siparişi verdiğinizde yemeğinizle birlikte fişiniz de geliyor. Bizde ise fiş almak için garson kovalarsınız. Başkalarının almadığı fişi size verirler.Her konuda çok reklam yapmayı seven hükümetimiz neden böyle bir uygulayı bize de getirmeyi düşünmez acaba?
Dikkat: Midilli'de lokantaların çoğu kredi kartı kabul etmiyor, ya da makina arıza yaptı numarası çekiyorlar. Bu nedenle bir yerde oturmaya karar vermeden önce, kredi kartı kabul edip etmediğini sorun.

Adanın idari merkezi Mytilene (yaklaşık 30.000 nüfusu varmış) nedense adalardaki diğer Yunan şehirleriyle kıyaslandığında daha bakımsız. Ancak her şeye rağmen gezilecek bir sürü yer var. O küçücük şehirde koca Türkiye'de bulunmayan zevkli caféler, pastahaneler ve fırınlar var. Kimisi bu söylediklerime şöyle cevap veriyor; " iyi güzel de orası turistik yer" peki niye bizde turistik yerler pis ve zevksiz? hadi buna cevap verin...geçen sene yere göğe sığdırılamayan Sığacığa gitmiştim. Böyle zevksiz, böyle bakımsız bir yer olamaz. Hele geceleri tam bir curcuna. Etraf bok götürünce "sakin şehir" ilan etmişler, pisliğe bahane!

Şehrin en önemli yeri Ermou alışveriş caddesi, aslında trafiğe kapalı uzun ince bir sokak. Bu sokakta bir sürü küçük dükkan var. Hediyelik eşya vs hepsini burada bulabilirsiniz. Çok zevkli fırınlar var. Pastalar, ekmekler, kurabiyeler mükemmel. Fırınlar ve pastahaneler bayanların yönetiminde, temiz önlükleri ile hizmet ediyorlar.
Birçok tarihi eser ve ören yeri de bu cadde boyunca sıralı. Çarşı yolunun başında Saint Athanasios Katedrali var. Bu katedrali gezip, yukarıya doğru sağlı sollu şirin dükkanlar göreceksiniz. (Bu dükkanlardan birinde Altın Otu isimli bir ottan yapılan, altın imitasyonu takılar satılıyor, çok ilginç) Yolun sonunda Midilli kalesine varmadan sağda minaresi yıkık, şimdileri bir harabe görünümünde olan, kapısında ki tabelada (Yeni Camii) yazan bir Osmanlı Camii göreceksiniz. Bu camiinin çevresinde eski Türk mimarisinin izlerini taşıyan bir sürü ev var. Geçmişte müslüman ahali bu civarda yaşıyormuş.


Midilli Kalesinden eski limanın görünüşü


Midilli kalesi çok geniş bir alanı kapsıyor. Şimdiye kadar gördüğüm en geniş alana sahip kale diyebilirim. Burada kazılar ve restorasyon devam ediyor. Osmanlılardan kalma birçok bina var. Çok güzel manzarası olan, kafa dinlenecek bir köşe. Gezmek için yaklaşık iki saat zaman gerekiyor. Giriş ücreti iki Euro.






Rembetis'te sofra ve Grek mezeleri
Kaleyi gezdikten sonra kalenin kuzeyinde kalan,  Northern Ancient Port diye geçen eski limanda Rembetis isimli tavernayı (lokanta) tavsiye ederim. Yerel halkın da yemek yediği huzur dolu bir yer. Türkçe konuşurken dikkat edin, anlıyorlar! Soslu yaprak sarması, kızarmış Yunan peyniri ve patlıcan biber kızartması müthiş. Bu yemekler bizde de var ama farkı görünce bizim onlardan kopyalamaya çalıştığımız anlaşılıyor. Aman dikkat porsiyonlar iki kişilik geliyor. Eğer iki kişiyseniz aynı yemekten iki porsiyon söyleme hatası yapmayın. Adam başı 12-13 Euro gibi bir hesap ödersiniz. (kredi kartı kabul etmiyorlar) Eğer kaleyi gezmezseniz Ermou sokağının sonu sizi bu eski liman bölgesine çıkartıyor. Sokağın tamamı yaklaşık 1 km uzunluğunda.

Tzamakia Beach
Cankurtaran
 Mytilene'de hemen hemen her yerden denize girebiliyorsunuz. Halka açık plajlarda bile ücretsiz soyunma kabini ve duş var. Kaleyi gezdikten sonra dilerseniz kalenin güneyinde kalan Özgürlük anıtının
arkasında Tzamakia Beach isimli bir plaj var. Buraya giriş, kişi başı 2 Euro. Mavi bayraklı temiz bir plaj. Bu ücretin karşılığında şemsiyeniz, şezlongunuz, soyunma kabininiz, WC'niz ve cankurtaranınız oluyor:)
Ayrıca kimseyle balık istifi sıkışmadan rahat rahat güneşlenebiliyorsunuz. Plajdaki caféde makul fiyata yiyecek ve içecek bir sürü şey bulabiliyorsunuz.




Mytilene de mutlaka uğramanız gereken yerlerden biri de Café Panellinion. Yeri sahildeki Kountoupiotou caddesinde. Ernou sokağından da girişi var. Burası eskiden bir Osmanlı yönetim binası imiş. Az rastlanan şıklıkta bir café/pastahane. Biraz bizim eski Markiz'in havasında ama çok daha ferah ve güzel. Çok değişik tatlılar var. Frapé ile iyi gidiyor.





Merkez Mytilene ve yakınındaki gezilecek diğer mekanları şöyle listeleyebilirim:

Agiassos Köyü - Merkeze 25 km (seramik ürünleri güzel)
Teriade Museum in Varia - 5 km
Theofilos Museum in Varia
Therma kaplıcası - Merkeze 10 km
Kalamies hava meydanı yakınında taverna
Kohilia Beach- Diğer bir plaj 5 km


Midilli Adası'nda dolaşmak için araba ya da motosiklet kiralamak gerekiyor. Günlük 30-40 Avro'ya araba kiralayabilirsiniz. Arabanızla gelecekseniz vergilerle birlikte 100 Avro'yu geçiyormuş, bana kiralamak daha hesaplı geldi. Bu yüzden biraz pazarlıkla 5 gün için 115 Euro'ya keçi gibi giden bir araba kiraladım. Çok da memnun kaldım.











 Molyvos'a Doğru Giderken

Arabayla 1,5 saatlik mesafedeki Molivos'a doğru giderken Mantamados'taki Taksiarhis Manastırında durdum. Burası adanın hac yeri. Efsaneye göre; korsanlar adayı işgal ettiklerinde manastıra saldırıp 40 rahipten 39'unu öldürmüşler, kurtulan rahip Taksiarhis, ikonasını mum ve arkadaşlarının kanıyla sulanan topraktan yapmış. Manastırın hemen karşısındaki köyde seramik atölyeleri de var. Bu köyün süt ürünleri ve seramikleri meşhur. Bizim kaşar peynire benzer üretiminde zeytinyağı kullanılan çok güzel bir peynirlerleri var.



Bu arada yine bana etkileyici gelen bir gözlemimi aktaracağım. Köy meydanındaki kilisenin karşısında bir köy kahvesi var. Bir kahve içerken köylülerle sohbet eder, yeni bir şeyler öğrenirim diye düşündüm. Bir kahve geldi, sunumu resmetmeden geçemeyeceğim. Hangi Türk köyündeki kahvede size bu şekilde güzel bir sunumla kahve getirirler? Burası Allahın Midillisinde dağ başında bir köy ve turistik bir yer değil! Üstelik fotoğraftan göreceğiniz üzere köyde bile istemeden kasa fişi peşin geliyor...



Skala Skamnia
Balıkçı Barınağı ve Lokantalar
                     
Güneş Banyosu Yapan ahtapotlar
Damak tadına düşkün turistlerin uğradığı küçük bir balıkçı köyü. Bu küçük koyda deniz kıyısındaki lokantaların önünde çamaşır gibi asılı kurutulmuş ahtapotların görüntüleri birçok turistik broşürü süslüyor. İskelede güzel bir balık yedikten sonra Midilli adasının gözdesi Molivos'a doğru yola çıktım.





Molivos'a giden iki yol var; biri deniz kıyısından, diğeri geldiğiniz dağ yolundan. Aracınızın arazi özellikleri yoksa sakın deniz kıyısından gitmeyin. Taşlı, uçurumlu, bol virajlı bir yolmuş, belgesel çevirmiyorsanız bu maceraya değmez. Ben daha önceden bilgi aldığım için dağ yolundan gittim ve 20 dk da Molivos'a vardım.


 Molivos

Molivos güzel bir yer. Kalesi, taş evleri, daracık sokakları, zeytinlikleriyle çok etkileyici. Mardin'in o güzelim taş evlerini alın, bir deniz kıyısına taşıyın, çevrsini de plajlarla ve zeytinliklerle kuşatın. Biraz bizim Assos'a benziyor ama daha temiz. Denizden bakıldığı zaman biraz da Santorini'yi andırıyor. Dar sokaklar, kalenin bulunduğu tepeden muhteşem deniz manzarası, güneşin batışı. Molivos'ta yemek için deniz kıyısındaki liman lokantaları yerine, tarihi çarşıdaki tepeden denize bakanları öneririm.
Kaleden Aşağıya Bakış
Limandakiler biraz turistik...Taş evlerin üzerinde yükselen teraslarda yemek daha keyifli. Üstelik Temmuz veya Ağustos gibi gelirseniz liman ve çevresi çok sıcak olur. Yine 25-30 Euro'ya iki kişi gayet güzel doyar, bir ufak şişede Ouzo içersiniz. Tabii ağalık yapalım ortaya birde ıstakoz isteyelim derseniz bu fiyatlar yükseliyor. Sıcak havada fazla karıştırmadan 2,3 çeşit mezeyle ve biraz da ouzoyla mütevazi şekilde karın doyurmanız mümkün. Aman dikkat daha öncede yazmıştım porsiyonlar zaten iki kişilik geliyor.






Plomari

http://www.lesvosgreece.gr/tr/plomari

Ahtapotlar Halay Çekerken :)

Her zamanki gibi şehre girişte sizi ahtapotlar karşılıyor.



Kasabanın merkezinde çardakların altında oturabileceğiniz
şirin caféler ve küçük rum lokantaları mevcut. Herhangi bir lüks yok. Basit ve sade yerler. Sandalyeler genellikle maviye boyanmış.
Küçük bir tabak soğuk mezeyle (mezedis) ve biraz uzo sıcak havada iyi geldi.





Uozo üretim müzesi
Adanın güneyinde şirin bir balıkçı köyü. Burası aynı zamanda adanın en kaliteli Ouzolarının üretildiği yer. Özellikle Barbayannis (diğer kaliteli bir marka ise "Mini" isimli uzo) marka uzoları mükemmel. Şehrin girişinde bu firmanın fabrikası var. Hem gezip hemde uygun fiyata uzo alabiliyorsunuz. Ayrıca size uzonun üretimiyle ilgili detaylı bilgi veriyorlar. Birde müze kurmuşlar 150 senedir kullandıkları inbikleri sergiliyorlar. Bu kasabanın diğer bir özelliği ise Barbaros Hayrettin Paşa'nın doğduğu yer olması.



Midilli'yi özetlemek gerekirse, Molyvos Mytilene'den daha güzel ve kalmaya değer. Tanıştığım bir sürü yabancı burada 10,15 gündür tatil yapıyormuş. Özellikle şehre çok yakın olan Petra Plajı vakit geçirmek ve deniz için mükemmel. Ayrıca Petra'da mükemmel bir manastır var. Bacaklarınıza güveniyorsanız bir sürü merdiven çıkıyorsunuz. O devirlerde mahalle baskısından olsa gerek, manastırlar hep ulaşılması güç yerlerde kurulmuş.


Önemli Hususlar:
  • Dükkanlar sabah 7.30-8.00 gibi açılıyor. Çoğu yer en geç 13.00 gibi kapanıyor. 14.00-17.00 arası Midilli halkı uykuda. Siesta saatinde turistik restoranlar hariç çoğu yer kapalı. Adamlar kendi yaşam tarzlarından kesinlikle taviz vermiyorlar. İşte ben buna kültür derim. Yüzyıllara dayanan bir medeniyetin yaşam biçimi ve kültürel kodlar.

  • Yollar düzgün ama birçok yerde dar. Küçük arabaları tercih etmenizi öneririm. Türkler gibi aceleci ve kuralsız araba kullanıyorlar. Bu yüzden yaz aylarında Türklerinde karıştığı çok sayıda trafik kazası oluyormuş. Hastanelerin yetersiz olduğu bir adada dikkatli olunmasında fayda var.
  • Kredi kartı kabul eden yerlerin sayısı az. Birçok lokanta kredi kartı kabul etmiyor. Herhangi bir yere oturmadan önce mutlaka kredi kartı kabul edip etmediklerini sorun. Kapıdaki kredi kartı kabul edilir yazılarına güvenmeyin. Siz yemeği bitirdikten sonra, POS cihazımız bozuk nakit verin diyorlar! Ehh bu kadar olacak, ne de olsa aynı sulardan balık yiyoruz:)

Hiç yorum yok: