Nic Cheeseman ve Brian Klaas
isimli siyaset bilimcisi iki akademisyenin yazdığı “How to
rig an Election” isimli kitaplarında iktidarı elinde tutan
siyasetçi veya diktatörlerin seçimlerde yaptıkları hileleri anlatıyorlar. Bu
kitabın yazılmasında hareket noktaları şu paradoks olmuş: “Dünyada bugün eskisinden daha az diktatör daha fazla seçim var ama seçimlere
rağmen dünya gittikçe daha az demokratik hale geldi”
Kitaplarını yazma aşamasında 11 ülkede 500 seçkin şahsiyetle görüşmüşler. 1960’dan beri
yapılan seçimlerden bir veri seti oluşturmuşlar. Ülkeler arasında Rusya’dan
Ruanda’ya, Kenya’dan Ukrayna’ya kadar otoriter liderlerin yönettiği ülkeler de
var. Yazarlar kitaplarında şu önemli bir gerçeklere işaret
ediyor:
- Demokrasi sadece oy verme demek değildir. Sahte demokrasiye sahip ülkelerde seçim ve oylama süreci önemliyken, olgun bir demokraside önemli olan seçimler arasında olan gelişmelerdir.
- Yerel yönetimlerde alınan kararlara nasıl dâhil oluyorsunuz? Dilekçe göndermekten öteye, meclisteki temsilcilerinizi protesto etme dışında kararlara katılma imkânına sahip misiniz?
- Çoğumuz oy vermeye, seçimden seçime gidiyoruz. Seçimler dışında sivil toplum çalışmalarına katılma düzeyi toplam nüfusumuza göre çok düşük. Bu durum toplum ve ülke sorunlarına karşı ilgisizliğe yol açmakta, seçimlerin manipüle edilmesini ve devlet politikalarının çıkar grupları tarafından şekillendirilmesini kolaylaştırmaktadır.
- Bir toplumda demokrasinin varlığı bireylerin oy vermesinden ziyade kararlara dâhil edilip edilmedikleri ile ölçülür. Seçim yapıyoruz, oy veriyoruz bakın bizde demokrasi var söylemi gerçekleri yansıtmaz. Birçok diktatör iktidara seçimle geldiler, hatta meclisleri de var!
Önemli olan hepimizi ilgilendiren projelerin tasarlanması
ve uygulanmasında yerel meclislerin, belediyelerin biz vatandaşların ne
söylediğimize ilgi duymaları ve yaşamak istediğimiz ortamı inşa etmemizde bize
yardımcı olmalarıdır. Ancak bu şekilde katılımcı yaklaşımlar uzun vadede sempati
duyduğumuz siyasi görüşe seçmen katılımını ve desteğini artırır ve sağlıklı bir
demokrasi inşa edilir. Ülkemiz özelinde bir örnek vermek gerekirse zayıf
çoğunluğa sahip bir iktidar toplumun genelini ilgilendiren hususlarda kimseye
danışmadan hepimizin yaşamına müdahale etmektedir. Bu mu demokrasi?
Seçimlerde başvurulan
başlıca hileler neler?
Kitaptaki en ilginç bölüm iktidardaki sahte demokrat siyasetçilerin
yaptıkları hileleri anlatan bölüm. Altı aşamalı bir “ seçim manipülasyonu
menüsü” kısmı ve aşamalar şöyle sıralanmış:
- Seçmen bölgelerindeki sınırları değiştirmek; yasal sandık bölgeleri ile oynamak, sandık taşımak, ilçeleri birleştirmek, ayırmak böylece rakip siyasetçileri zayıflatmak. Bizde de bu seçimlerde apartmanları dağıtıyorlar, sandıklar kazanma ihtimali olan bölgelere taşınıyor. Geçmiş seçimlerde ilçelerin sınırları değiştirildi.
- Oy satın alma; baskı kurma; seçimi hackleme (trafoya kedi vs.); oy kullanmayı zorlaştırma
- Seçmenlerin kayıtlarını manipüle etmek/ değiştirmek: Sahte seçmen listeleri ile oy sandığını doldurmak, dijital manipülasyon ve votescrolling (Bunlar Demokrat parti döneminde yapılmıştı) Eğer bunlar da yetersiz kalırsa aşağıda yer alan yöntemlere başvurulur:
- Muhalefetin sesini kısmak için politik şiddete başvurma. (Bana hiç yabancı gelmedi)
- Son olarak uluslararası toplumu kandırmak için ülke sınırları dışında da kampanyalar düzenleyerek, uluslar arası gözlemcileri ve kamuoyunu iktidarın gücü hakkında etkilemek. (yasaklanınca da mağduriyet maskesi takılır)
Seçim hilelerine
hangi liderler başvuruyor?
‘Politik istikrarı kendilerinden başkasının koruyamayacağına
inanan; çoğulcu siyasete daha az bağlı
olan; üst düzey yolsuzluk ve/veya insan hakları ihlallerine başvuran rakip
liderlere ve siyasi kurumlara güvenmeyen;
çok uzun bir süredir iktidarda bulunan; stratejik açıdan önemli doğal
kaynaklarını, güçlü güvenlik güçlerini, devlet kurumlarına güven duymadıkları
için her şeyi kontrol eden liderler iktidarlarını devam ettirmek için
yukarıdaki hilelere daha çok başvurabiliyorlar. Bu seçimlerin sonunda “Büyük
Adam” genellikle başkanlık koltuğunu korurken, iktidar partisinin kendisini
yenilemesine, yeni dönemde kendilerine faydasız olacak kimselerden kurtulma imkânı
sağlarken partiye yeni yetenekler getirmelerine de izin veriyor.
Artık devir değişti. Eski dönemlerde diktatörler hiç seçim
yapmazlardı. Şimdi otokratlar için seçimlerde usulsüzlüğe başvurarak iktidarda
kalmak, hiç seçim yapmamaktan daha kolay. Seçimlerde hile yapanlar sadece kendi
halkını aldatmakta kalmıyor, uluslar arası camiayı da yanıltıyorlar. Onların
uyguladıkları bu yöntemleri bilirsek karşı tedbir alabiliriz.
Evet, bu derlememi Stalin’in
seçimler hakkındaki düşünceleri ile bitirmek istiyorum.
“İnsanların seçim olduğunu
bilmesi yeterli. Oy kullanan insanlar hiçbir şeye karar veremezler. Son kararı
oyları sayanlar verir.”Stalin
Bu kitaptan ve incelemeden çıkardığım sonuç şu; gerçek
anlamda demokrasi olacaksa seçimleri organize eden, yöneten kurumun da iktidarlardan
bağımsız, özerk bir kurum olması lazım. Yoksa diktatör eğilimli biri ya da menfaat
grupları çıkar YSK’na istediğini yaptırır, çünkü adamı oraya onlar getiriyor.
Ya sivil toplum bunu isteyecek, mücadele edecek, ya da başına geleceklerden şikâyetci
olmayacak! Bunun dışında her şey yalan!
Derleyen: Serdar
Yurdakul
Kaynakça:
Kitap: How to rig an election
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder