Çarşamba, Nisan 15, 2015

Güzel İspanya

İspanya ve Portekiz yaklaşık 30 sene önceye kadar Avrupa'nın köylü toplumu olarak bilinirlerdi. Gelişmiş diğer Avrupa ülkeleri tarafından küçük görülürlerdi. Ben İspanya'ya yaptığım bu seyahati Madrid - Endülüs Bölgesinden başlayıp, Katalan Barcelona bölgesinde bitirdim. Gördüklerim beni çok etkiledi. Hem fiziki alt yapı, hem de insani gelişmişlik açısından bizden oldukça ileride olduklarına şahit olduk. Çok uzun ve geniş bir bölgede gezdiğimiz için her bölgeyi ayrı ayrı anlatamayacağım. Ama ben zaten turistik yazılar yazmayı amaçlamıyorum. Bu gibi bilgiler artık bol miktarda var. Yaşadığım deneyim ve referansların gezginlerin çok işine yaradığını biliyorum. Esas amacım gözlemlerimi, özellikle keşke bizim ülkemizde de olsa dediğim hususları sizlerle paylaşmak.

Öncelikle şuradan başlayacağım; İspanya bir yavaş süreçler ülkesi.Tepkileri bizim gibi sabırsız, aceleci insanlar için ağır kalıyor. Lokantalar, gişeler, garsonlar, hatta asansör kapıları bile bu yavaşlıktan nasibini almış. Dolayısıyla gezerken, herhangi bir yere oturduğunuzda veya aceleniz varsa hep tahmin ettiğinizden daha fazla zaman ayırın. Yemek siparişi verdiğinizde en aşağı yarım saat beklemeyi göze alın. Son siparişinizle birlikte hesabı da isteyin. Yoksa hesabın gelmesi garsonun insafına kalmış. Kültürleri gereği biraz rahatlar ama keşke bizde biraz daha rahat olsak da ülkemiz İspanya kadar gelişmiş olsa. Biz çok hızlı ve aceleciyiz de ne oluyor, Türkiye her konuda İspanya'nın fersah fersah gerisinde.

Yeme/İçme

İspanya da mutfak çok zengin. Diğer gelişmiş Avrupa ülkelerine göre daha ucuz. Her keseye ve damak tadına göre yiyecek, içecek var. Sabah kahvaltılarında zeytin ve alıştığımız çay yok. Ben denedim bir hafta zeytin yemezseniz bir şey olmuyor. Hatta vücudunuza daha az tuz giriyor. İspanyollar zeytini sadece kokteyl olarak tüketiyorlar. Hiçbir şekilde bizim kahvaltılarda yediğimiz zeytini yemiyorlar. Madrid' den sonra yaptığımız yolculukta yaklaşık 500 km boyunca ordu nizamında dizilmiş zeytin ağaçları gördük. Ufka kadar zeytin ağacı, çok etkileyici idi. Tarafsız aklı başında İspanyollar, bu zenginliği Franko döneminde yapılan çalışmalarla ilişkilendiriyorlar.
Tarım İspanya için çok önemli. Zeytin ve tarım arazilerinin %60' ı devlete, %40 ı özel sektöre aitmiş. AB girince hızla yeni fideler dikmişler. Zeytin yağını altın suyu gibi görüyorlar. (Böylece Türkiye'nin içler acısı durumunu bir kez daha hatırladık. Sanayileşen ülkeler hiç bir zaman tarımı ihmal etmiyorlar. Yaptığım seyahatlerde Avrupa'nın tüm sanayileşmiş ülkelerinde çok kaliteli yerel tarım ürünleri olduğunu gördüm)

Alıntı; 
İspanya, dünya toplam zeytinyağı üretiminin %45'i ile dünyanın en büyük zeytinyağı üreticisidir. Sektörde 380.000 kişi istihdam edilmektedir. İspanya genelinde 2.456.719 hektara yayılmış, 300 milyon civarında zeytin ağacı mevcuttur. Bu zeytinliklerin %96'sı zeytinyağı üretimi için ayrılmış iken, kalan %4'ü sofralık zeytin olarak piyasaya sunulmaktadır. Dedim ya bu %4 sadece kokteyl malzemesi olarak tüketiliyor. Bir tapas bara gittiğinizde içkinizin yanına alabiliyorsunuz. Bu arada zeytin yağları da mükemmel. Bizimkiler gibi ağızda acı bir tat bırakmıyor. Giderseniz özellikle organic virgin olanlardan almanızı öneririm. Bir tabakta üzerine karabiber döküp ekmek bandırıyorlar:)
Bu konuda biraz daha bilgi sahibi olmak isterseniz aşağıda yer alan linkteki sayfayı da okumanızı tavsiye ederim.

Dünyadaki zeytin ağacının % 10’u bizde ama üretimde % 5 payımız yok


Bu arada yeme içmeden bahsetmişken, Madrid'te yemek yiyip memnun kaldığımız bir iki adrese referans vermek istiyorum.





Le Mario, turistik lokasyon Sol meydanında Arjantin usulü steak yapıyor. Et sevenlere tavsiye edilir. Turistik bir meydanda olduğu için çok ucuz değil. İki kişi 50-60 euro gibi hesap gelir. Porsiyonlar çok doyurucu, bizdeki gibi ufacık bir şey getirmiyorlar. Hatta bazı porsiyonları iki kişi paylaşabilirsiniz.






Garsonumuz poz verdi


La Baracca, en güzel paella burada! bir zamanlar Monaco Prensesi'de buraya çok sık uğrarmış. Mutlaka on-line rezervasyon yaptırıp gidiliyor, aksi takdirde kapıdan bir güzel dönersiniz. Türkiye'de kullandığınız yaklaşımlar burada geçerli değil. İki kişi bir sürahi sangria ile birlikte 35-40 euro civarında hesap ödersiniz. Deniz ürünlü paellayı tavsiye ederim. Türkiye'de hem bu kalitede restoranlar yok, hem de böyle bir yerden bu fiyatlarla kurtulamazsınız. (Biraz disiplinli bir yer, kalabalık grup halinde gidip eğlenilecek bir yer değil)







Önde patatas bravas


Madrid'de öğle yemeği için gidilecek en ilginç yer ise mercado de san miguel diye bilinen çarşı. Tapaslar, etler, deniz ürünleri, her çeşit meyve. Her şey çok kaliteli taze ve hesaplı. Midesine düşkün olanlar burada çıldırabilir. Burada her şey ayakta yeniyor. Bir köşede kendinize yer bulup seçtiğiniz tapasları atıştırıyorsunuz. Çevrede her milletten insan var. Aman cüzdanlara dikkat!







Birkaç Anı:

Madrid'de dolaşıyoruz. Müzeye gitmek için Acocha tren istasyonundan çıktık. Kaldırımda sonradan Arjantin göçmeni olduğunu öğrendiğim turistik eşya satıcısı, Türk olduğumuzu öğrenince Viva Galatasaray diye bağırdı! ne diyeyim, diğer rakiplerimiz de bu zevki bir gün tadarlar inşallah:)

Diğer bir anı, Barcelona gümrüğünden çıkarken gümrük görevlisi bize, "siz Araplardan daha iyisiniz, Mustafa Kemal büyük adam" dedi. Çok gururlandık. Ama Araplarla kıyaslanmak bile beni rahatsız ediyor.

Dikkatimi Çeken Hususlar:



Barcelona'da çöp konteynerleri. Her atık için ayrı renk. gördüğünüz gibi disiplin içinde sıralanmışlar. Hepsinin yeri belli ve ağızları kapalı.


Dört yol ağızlarındaki binalar köşeli değil. Binaların yüzleri köşeye gelecek şekilde yerleştiriliyor ve kavşaklar bizdeki gibi köşeli değil yumuşak bir dönüş var.

Traji komik. Meyve sebze İstanbul'dan daha kaliteli ve daha ucuz. Hem de Euro olarak. Ayrıca manavlar çok düzenli ve zevkli!



İstanbul ve Kadıköy belediyelerinin kulakları çınlasın. Bisiklet yolu yaptık diye insanları arabaların içine atıyorlar. İşte Barcelona'dan bir bisiklet yolu. Herkes tüm trafik kurallarına uyuyor. Kimsenin imtiyazı yok.

Hiç yorum yok: