Aşağıda okuyacağınız yazı sosyal medya aracılığıyla elime geçti. Gerçekleri çok güzel yansıttığından yazının kalıcılığını sağlamak için bloğuma aktardım.
Önce ne oldu sonra ne olacağını yazacağım.
1-Önce IMF (International Monetary Fund, Uluslararası
Para Fonu) ile hesabı kapattık, böylece dışarıdan kimseye hesap vermeyecektik (
istediğimiz zaman istediğimiz yere para harcayabilelim diye).
2- Köylerden şehirlere göçü teşvik ettik, böylece İnşaat
Sektöründe büyük bir sıçrama oldu ( 70,000 köye su çekeceğime, herkesi
TOKİ’lere taşırım bir boru çekerim suyu oradan veririm, çok ekonomik)...
3- Bilen bilmeyen, sütçü, yoğurtçu, fırıncı, kimin gözü
aç ise inşaat sektörüne girdi, uluslararası kredi çekti, niye? ( dünyada para
boldu) sonra 200-300 bin liraya mal ettikleri evleri 1-2 milyon liraya satmaya
başladılar, 1 koyup 2,3,4 aldılar...
4- insanlar özenince, sıfır Araba sıfır ev, onlarda kredi
çekip mahalle değiştirdiler, böylece köylerden gelenler eski evlere yerleşip
şehirliler daha yeni evlere taşındırlar. Çankaya Çay yoluna, sonra İncek’e ,
sonra da Gölbaşı’ndaki bir dağ başına taşındı… Ta dağın başına…
5- Doları icat eden ve yöneten ABD, faizi yükseltirken
dünyadaki dolaşan serbest para ABD ye geri dönmeye başladı, para kıtlığı
başladı...
6- Siyasileri kendilerini güvenceye almak için, köyden
gelenleri işe aldı. Böylece kamu büyüdü, memur sayısı 4 milyon kişiye yaklaştı,
yani onca özelleştirmeye rağmen kamu küçülmedi aksine büyüdü. 20 milyon
çalışanın 5 te 1 i memur. Kamu şişti. Kamu denetim ve yasamadan sorumlu iken
bir şirkete dönüştü...
7- Üretim azalıp tüketim arttı. 1000 lira kazanıp 3000
lira harcandı. Lüks hayat diziler, TV ler, reklamlar ve özentiler ile bilinçli
olarak yaygınlaştırıldı. Evde 50 kuruşa içeceğin kahveyi 30 lira benzin yak git
restoranda iç, bir de yanına yaş pasta verelim olsun 100 lira dönerken de 30
lira daha yak toplam olsun 160 tl...
8- Toplum yükselen binalar parlayan ışıklar ve lüks AVM
leri gördükçe ağzı sulandı, kazanmadan harcamaya başladı, ne olacak ki, ileride
kazanınca öderiz. Taksit taksit, ama önce keyfini hemen çıkaralım, değil mi?...
Önce keyfi gelsin sonra parasını öderiz, sonuçta memuruz
ay başında maaş kesin yatacaktır, ya da iş adamıyım 1 i 3 e 5 e satıyorum,
ohhhh..kebap….aaa…kebap demişken ortaya karışık olsun, yedik yedik yiyemedikse
de namımız olur...
9- Ankara’da 10 tane orta boy modern hastane yapıp
herkesin kendi mahallesindeki hastaneye yönlendirmek gerekirken, sırf bir
müteahhit çok zengin olsun, hastane çok büyük olsun, ün salsın diye tek devasal
bir hastane yapıldı, niye hasta yolda giderken ölsün ya da ölmez ise hastanede
kaybolurken kan kaybetsin… Sersem olsun…
10- Üretim, teknoloji, sanayi, yazılım ve donanıma
harcanması gereken kaynaklar, yürüyen tavuk, Türkçeyi Araplara özendiren dizilere,
dağ başında yapılmış gökdelenlere harcandı….
Üniversitelerin sanayi ile işbirliği geliştirilmesi
yerine her tarafa dershane gibi içi boş binalar yapıldı, iş sulandırıldı.
Millet çocukların 3000 lira verip dershaneye gönderiyordu, dershaneler
kapatılıp özel liseye dönüştürüldü bu defa 30.000 lira vermek zorunda kaldılar,
çok zengin olduk, çok harcadık.
Şimdi ne olacak:
1- 2010 senesinde Eryaman da oturduğum ev 1+1 idi fiyatı
75,000 TL idi yani o günün kuru 1,5 bir ABD doları iken 50,000 dolar ediyordu. Bugün
bu yazıyı yazmadan önce fiyatına baktım 107,000 TL olmuş yani 6 liralı kura
göre 17,833 ABD doları, yani 3 kat küçülmüş yani 3 kat fakirleşmişiz...
2- Bu fakirleşme devam edecektir. Ülke gittikçe
küçülecektir, çünkü bazı hataların sonucunu görmek yıllar alır, maalesef, hemen
göremezsiniz. Sera gazlarının aşırı salımı sonucu ozon tabakasındaki hasar
gibi, 90 yıllarda pervasız antibiyotik satışı sonucu yıllar sonra ağır
bedellerin ödenmesi, asimetrik büyümelerin ve dünya gerçeğine uygun olmayan
politikaların sonuçlarını görmek gibi…
3- Şahin politikalar herkes ile gerilme sonucu çeşitli
ticari konularda bedel ödettirecektir...
4- Dünya üretiminde 1000 de 9 olan üretim payımız, daha
da düşecektir. Bazı arkadaşlar fantezi yapmayı sevebilir, ama gerçek bu, biz
dünyada üretilen malın %1 ni bile üretecek boyutta değiliz, keşke bunu herkes
görebilse...
5- İflasın sebep sonuç ilişkisini kurmayıp yine
başkalarını suçlayıp dibi göreceğiz. Yani gittikçe küçüleceğiz, alım gücümüz
azalacak, fakirleşeceğiz...
6- Dağ başında yapılmış olan 2,000,000 liralık evler
satılmayacak, kalacak, kalacak, kalacak, gerçek değerine düşene kadar
bekleyecek...
7- Kolay para kazanmak isteyenler iflas edecek, toplum
bunu görecek, geçici ders alacak, ama iş işte çoktan geçecek...
5-10 sene sonra toparlanınca tekrar aynı çark dönmeye
başlayacak, çünkü bu 20. Kezdir ki bu toplum batıyor ve ders almıyor…(derinine
etraflıca düşünmek bize göre değil, çabucak canımız sıkılıyor…) Çözüm nedir?
Ben şahsen köylü olmak isterdim. Köylü şehre gelince durmuyor
çünkü köyle dur diye bir ışık levha yok, tarlaya giderken dümdüz gidiyorsun,
şehre gelen köylü de dümdüz gidiyor...
Ya eziliyor, ya da eziyor... Ezilenleri gömüyorlar
görmüyoruz ama ezenler zengin oluyor görüyoruz… Görünce de “..aaa adam dün
kasabadan geldi bir bina dikti 30 trilyonluk bir adam oldu diyoruz, lüks bir
jeep, sağına soluna iki sarışın da aldı mı, işte al sana örnek, numune...
Ben köylü olmadığım için bir şey yapmadan önce kaç kere
düşünüyorum, öz denetim sistemlerim var...
Bu arada bu yazıyı okuyup köyle lafına takılanlar olacak,
biliyorum, olmazsa şaşırırım, ama açıklama yapayım, insan doğduğu yeri seçemez,
köylü ya da şehirli olmak dert değil, ama köyden gelip şehirde köylü gibi
yaşamak derttir. Beni rahatsız eden şehirlerin köyleşme oranı köylerin
şehirleşme oranını geçmesidir (buna sosyolojide Kültürel Gecikme (Cultural lag)
derler, sonra yazarım)
Son bir not; Elinizdeki telefon 1000 liralık da olsa
10,000 liralık, içindeki rehber aynıdır. Size gelen mesaj iyi ise siz mutlu
olursunuz kötü ise mutsuz olursunuz. Hayatın anlamını nesnelere, eşyalara ve
lükse bağlayan materyalist toplumlar, üretimden daha fazla tükettikleri için
iflas ederler.
Fransız Filozof Albert Camus’un çok sevdiğim sözü ile
bitirmek isterim. “Başarı kolay elde edilir, önemli olan onu hak etmektir.”
Biz lüks yaşamayı hak ettik mi?...
Dr. Anooshirvsan Miandji
http://serdar49.blogspot.com/2018/07/allah-allah-biz-ekonomiyi-cok-iyi.html
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder