Teknolojik açıdan gelişmiş ülkeler arasında bir yarış
başladı, dijitalleşme ve insansız üretim yarışı. (Buna kendileri Dördüncü Sanayi Devrimi adını vermişler)
Bu yarışı zengin, çok eğitimli bir nüfusa sahip Almanya 2013’te başlattı. Almanya’nın
bir sorunu, bir de rahatsızlığı var. Sorunu nüfusunun yaşlanıyor olması, diğer
sorunu ise işçilik maliyetleri nedeniyle üretimde Çin’e aşırı bağımlı hale
gelmesi. Bu sorunlarla baş edebilmek için stratejik bir hamle yaptılar,
4.sanayi devrimini başlattılar. Amaçları üretim sürecinden insanı çıkarmak. Bu devrime
devletin desteğini (200 milyar Euro) alarak, teknoloji şirketleri,
üniversiteler ve araştırma kuruluşları öncülük ettiler. Almanlar birçok sanayi
dalında Dünya lideri, ihracatta Dünya üçüncüsü, 2016 sonunda verdikleri dış
ticaret fazlası yaklaşık 270 milyar dolar. Almanya tüketim yerine ihracatı
teşvik ediyor. Bu sonuçları eğitimli nüfus ve disiplinli iş kültürü sayesinde
alıyorlar.
Katıldığım toplantılarda şirketlerimizin dijitalleşme
yolundaki çalışmalarını izliyorum. Bazı şirketlerimiz fabrikalarında 4.sanayi
devrimine uygun dönüşümü gerçekleştirdiklerini ve daha az işçiyle daha verimli
bir üretim yapısına kavuştuklarını duyuruyorlar. Tabii bu yatırımların çok
büyük bir kısmı ithal (yani Türkiye’de üretilmeyen) malzemeyle yapılıyor. Şimdi
her şeyi dışarıdan satın alınan malzemeyle fabrikalarımızı dijitalleştirince
4.sanayi devrimine uyum sağlamış mı oluyoruz? Zaten 200 senedir yaptığımız bu
değil mi? 1.de 2. de ve 3.sanayi devriminde bunu yapmadık mı? Bu sayede dış
ticaret açığımız 60 milyar dolara, toplam brüt dış borcumuzda 450 milyar dolara
ulaşmadı mı? Peki, hep aynı kapıdan geçerek farklı bir sonuç nasıl alacağız?
Danışmanlık firması McKinsey’in yaptığı bir araştırmada dijitalleşmeden
önümüzdeki dönemde iyimser bir rakamla 400 milyon çalışanın etkileneceğini ve bu
insanların yeni alanlara aktarılacakları vurgulanıyor. Gelişmiş ülkelerde bu
durumun çok sorun olmayacağı, çünkü bu insanların verilecek beceri geliştirme
eğitimleri ile yeni sektörlere yönlendirilecekleri ayrıca belirtilmiş. Eğitim
her şeyden önce bir kaynak meselesi. Kaynağınız yoksa nasıl eğitim
vereceksiniz? Kaldı ki Türkiye’de bu süreçte etkilenecek çalışan sayısı 4 ila 5
milyon kişi olarak tahmin edilmiş. Beceri durumuna gelince Dünya Ekonomik
forumunun bir araştırmasında (Manpower Talent Shortage Survey) Türkiye beceri yetersizliği sıralamasında
yukarıdan dördüncü sırada. İşletmelerin %63’ü yeterli beceri setine sahip
eleman bulmakta zorlanıyorlarmış. (Kaynak: Statista) Demek ki bizim
çalışanlarımıza beceri kazandırabilmek için bizim daha fazla kaynak
ayırabilmemiz lazım. Aşağıdaki gerçeklerin ışığında tekstilde çıkrıkları çalıştıran
adamlara nasıl motor ürettireceksiniz?
·
Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü'nün (OECD)
"2016 Tek Bakışta Eğitim"
adlı yıllık raporunda, Türkiye, 38 OECD üyesi ülke arasında 35. sırada yer
alıyor.
·
Uluslararası PISA testi sonuçlarına göre,
Türkiye'deki öğrenciler bilim, matematik ve okumada OECD ortalamasının altında
kaldı. Türkiye 72 ülke arasında 50. sırada yer alırken, önceki testlere göre de
performansı geriledi.
·
Türkiye’de 25-64 yaş arası lise mezunlarının
oranı ise, yüzde 36. Bu oran, yüzde 76’ya ulaşan OECD ortalamasının oldukça
gerisinde ve en düşük sıralamalardan biri.
Bilgisayarlar daha önce insanlar tarafından yapılan işleri yaparken
ve her geçen gün daha akıllı ve daha yetenekli hale dönüşürken, çalışanların
kendilerine makineler üzerinde avantaj sağlayabilmeleri için, eleştirel
düşünme, yaratıcılık ve karmaşık problemlerin çözümü gibi makineleri zorlayan
beceriler geliştirmeleri gerekecek. Mesleklerin geleceği (The Future of Jobs)
başlıklı raporda 2020’yekadar bugünkü işgücü için önemli sayıların becerilerin
üçte biri önemsiz hale gelecekmiş. (örneğin kaynakçılık) Rapor son bölümünde
beceri eksikliği ile mücadele etmeye yardımcı olmak ve işçileri teknolojik
değişimin gerektirdiği becerilerle donatmak için özel sektör liderleri ve
hükümetleri gelecekteki işgücünün becerilerini geliştirmeye proaktif bir yaklaşımda
bulunmaya çağırıyor.
Şimdi çok merak ediyorum bu araştırmaların yapılması bizde sendikaların,
işveren örgütlerinin ve Çalışma Bakanlığının görevi. Şu soruların cevabı var
mı? Bizde fabrikalarını dijitalleştiren firmalar işçilerine ne gibi yeni beceriler
kazandırıyorlar? Ülkede zaten bir istihdam sorunu
yaşanırken Sanayi ve Çalışma Bakanlıkları bu şekilde işsiz kalacak vasıfsız insanlar
için ne gibi önlem almayı düşünüyorlar? Ekonomi Bakanlığı Türkiye için bir
4.Sanayi Devrimi dönüşüm stratejisi üzerinde çalışıyor mu?
Şimdi dönüp penceremden etrafa bakıyorum; Gördüğüm
önceliğimiz beton, beton ve beton. Peki, biz insanımıza ne zaman öncelik vermeyi
düşünüyoruz?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder