Cuma, Mart 29, 2019

Diktatörlerin ölüsünden neden korkulur?

Buteflika ağır hasta

Cezayir diktatörü Buteflika beşinci dönem adaylığını koydu.  Diktatör Buteflika ağır hasta saray doktorlarının yoğun bakımıyla ayakta tutuluyor, konuşmakta bile zorlanıyor. Ancak görüntülere dikkat ederseniz bürokrasi ve üst makamlar bu yarı ölü adamdan bile korkuyorlar.  Avrupa Televizyonları Cezayir sokaklarında özgürlük ve iş için yürüyen halkı gösteriyor. Genel Kurmay Başkanı bir mesaj yayınlayarak  Buteflika’nın çekilmesini tavsiye etmiş! Koca genelkurmay başkanı bir zombi diktatörden korkuyor? Neden halk bir zalimden kolayca kurtulamıyor? Her ne kadar ülkenin resmi isminde Cezayir demokratik cumhuriyeti ibaresi varsa da burası gerçek bir demokrasi sayılmaz.  Demokrasi endeksinde Cezayir’in notu 10 üzerinden 3,56. Rusya’nın 3,17. Venezuela ise 3,87. Demek ki Cezayir için demokrasisi çok zayıf bir ülke demek yanlış olmaz.    Eğer demokratik bir ülke olsaydı halk sokaklara dökülmez, ülkesini kötü yöneten bir başkanı en azından seçimle değiştirebilirdi. Peki, Cezayir halkı bir meclisleri olmasına rağmen bunu neden yapamıyor? Çünkü Cezayir tek adamın her şeye karar verdiği, yarı başkanlık sistemi ile yönetiliyor meclisleri var ama göstermelik.

Tek adam sistemlerinde (kral, başkan, reis, imparator vs) her şey bir şato veya saray yapmakla başlıyor. Tarihte bütün krallar ve diktatörler yetkiyi ellerine geçirince önce kendilerine içine sığınacakları kendilerini güvende hissedecekleri bir saray şato yapmışlar ve bunlar genellikle geniş arazilerde yakınlarında başka yerleşim olmayan bölgelerde inşa edilmiş. Bakmayın siz İstanbul’da, Paris’te, Rusya’da şimdi şehir içinde kalan saraylara onlar inşa edildikleri dönemlerde şehrin bir köyü sayılıyorlardı. Daha sonra bu sarayları korumak için muhafızlara, şövalyelere zamanla özel polis ve milislere gerek duyulmuş. Bunlar iyi bir şekilde silahlandırılıp geniş yetkilerle donatılmışlar. Daha sonra tek adamların iktidarları uzadıkça çevresindeki halkalar bir soğan kabuğu misali kat kat genişlemiş ve insanların karşılıklı çıkar ilişkileri ile bağlandığı bir saray ekosistemi ortaya çıkmış. Saray sayesinde yükselen tüfek görmemiş paşalar (Bkz. Osmanlı tarihi) liyakatsiz bürokratlar, saraya mal satan iş adamları, konusunun uzmanı olmayan danışmanlar vs. bunların sayısı her geçen gün artmış ve ilişkiler daha da karşılıklı bağımlı hale gelmiş. Bir süre sonra kralların saraylarında daha uzun süre oturabilmeleri için çevrelerine, etrafındakilerin de kazanç ve elde ettikleri kamu gücünün daha da sürmesi için birbirlerine olan bağımlılıkları sistemik hale gelmiş.

 Rahmetli Aristo yaklaşık 2300 sene önce “Monarşi uzun süre hüküm sürerse yozlaşır ve bu yozlaşmadan tirani doğar” demiş. Bir süre sonra tek adamın çevresindeki kalabalıklar iktidarın seçimle de olsa gitmesini istemiyorlar bunun içinde ellerinden geleni yapıp sistemin daha da diktatörlüğe kaymasına sebep oluyorlar. Yine aynı nedenle tekrar demokrasiye dönülmemesi için ellerinden geleni yapıyorlar.

İşte bu nedenle zavallı Buteflika bir türlü ölemiyor!

"Güç bozar, mutlak güç ise mutlaka bozar" Lord Acton (1834-1902) İngiliz Tarihçi

Hiç yorum yok: