Çarşamba, Şubat 20, 2019

Dilin Önemi

Bugünlerde sosyal medyada dolaşan aşağıdaki fıkrayı görünce bu yazıyı derlemek aklıma geldi.

Adamın babadan yadigâr antik ipek bir halısı varmış. Satmaya karar vermiş. Ona göstermiş buna göstermiş, ama kimse talip olmamış. Sonunda zengin birini bulmuş ve ona götürmüş.

Zengin halıya bir bakmış ve sormuş, kaç para? Adam cevap vermiş 100 altın. Zengin tereddüt etmeden tamam demiş ve çıkartıp 100 altın vermiş.

Adam sevinmiş. O sırada zengin sormuş bu halının kaç para ettiğini biliyor musun? Adam cevap vermiş hayır bayım. Zengin devam etmiş en az 3000 altın eder. Adam susmuş. Zengin sormuş, niye 100 altına verdin? Adam biraz düşünmüş ve cevap vermiş, bayım bağışlayın ama benim bildiğim en büyük rakam 100!

Şimdi aklıma Ludwig Wittgenstein geldi. Dilsel belirleyicilik ilkesine göre dil, o dili konuşan bireyin düşünme biçimlerini belirler; bu biçimlere belli sınırlamalar getirir.“Dilimin sınırları dünyamın sınırlarıdır.” sözü ona aittir. Dilin anlam zenginliği ve anlam derinliği gelişmedikçe o dil ile yapılan iş sayısı sınırlı kalacaktır.

Konuşma dili 150-200 kelime/dakika ve okuma dili 200-250 kelime/ dakika iken, düşünme dili 1300-1800 kelime/dakika düzeyindedir. Bu yüzden yeterince sözcük, anlam, kavram ve düşünsel bağlantıya sahip olmayan zihin kısır döngüde çıkmazları yaşayacaktır.

Dil düşünceyi yönlendirir, düzenler, gerçeklik sınıflarını örgütler ve geleceği planlar. Dil ve düşünce dinamik olarak ilişkilidir. Dili anlamak ve üretmek, düşünce sürecini etkilemekle kalmaz, aynı zamanda dönüştürür.

Bu durumda, 200 kelime ile düşünen, 2000 kelime ile düşüneni anlamayacaktır.

Parafı şöyle bitirmek isterim:

“Dilin kadar varsın.”

Özetle düşünme kapasitemizi dilimiz belirler.

Kaynaklar:

https://www.e-koc.org/dilimin-sinirlari-dunyamin-sinirlaridir/
Türk Dili, İstanbul Üniversitesi s.53

Hiç yorum yok: