Devletin
duyurduğu rakamlara göre ülkemiz 3.çeyrekte geçen yıla göre %11 büyümüş. Öte
yandan birde Ekim ayında %85 oranında artan bir dış ticaret açığı var. Görünüşe
göre yılı büyük bir dış ticaret açığı ile kapatacağız.
Kafama hep
takılan bir soru var. Büyümenin içinde inşaat sektörünün(kamu projeleri+kentsel
yenileme) önemli bir payı olduğuna göre acaba dış ticaret açığında veya
ithalatta inşaat sektörünün payı nedir?
Türkiye
İnşaat Sanayicileri İşveren Sendikasının Nisan 2017 tarihli yayımladığı raporda,
sektöre girdi sağlayan ve faaliyetlerini bu sektördeki gelişmelere bağlı olarak
devam ettiren yaklaşık 200 alt sektörün de katkıları dikkate alındığında inşaat
sektörünün GSMH içindeki payının yaklaşık yüzde 30 seviyesinde olduğu belirtilmiştir.
Bu arada kayıt dışılığın en yüksek olduğu sektörlerden biri inşaat sektörüdür.
Alım-satım işlerinin çoğu elden ve faturasız olarak gerçekleştirilmektedir.
Dolayısıyla Türkiye’de bu sektör ile ilgili verilerin ne kadar sağlıklı olduğu
tartışmaya açıktır.
İngiltere’de
yapılan bir araştırmanın sonuçlarına göre, ortalama yeni bir evde 150 farklı
meslek kolunu ilgilendiren 23.000 parça bulunuyormuş. Hiçbir ekonomik
faaliyetin bu kadar çok doğrudan ya da dolaylı etki doğurma gücü olmadığı
dikkate alındığında sektörün lokomotif gücünün ülkemiz için değeri daha açık
olarak ortaya çıkmaktadır. Ayrıca ülkemizdeki yüksek işsizlik oranları da
dikkate alındığında, işsizliğin yüksek olduğu eğitim seviyesi düşük ve emeğe
dayalı çalışan düşük vasıflı iş gücünün istihdam edilebileceği en uygun
sektördür. (çalışanların %70’inin eğitim seviyesi ilköğretim düzeyinde)
Malum şimdi
“millilik” moda. Acaba inşaatlarımız ne kadar milli? Bunu inceleyen var mı?
Betoncu
arkadaşıma çimentomuz ne kadar milli diye sorduğumda bana “üretimde ciddi
miktarda doğal gaz kullanıyoruz Serdar” dedi. Yeni yapılan inşaatlarda otomatik
panjur malzemeleri (motor ve paneller) ithal, demir çelik ithal hurdadan, bir
sürü inşaatta yer döşemeleri ithal, parkeler ithal, asansörler malzemeleri
ithal, lüks vitrifiye ithal, kabloların bir kısmı ithal, akıllı apartman
yönetim sistemleri önemli kısmı ithal, mutfak aparatları ithal, çoğu beyaz eşya
yabancı firmaların ürünü, açılır kapanır güneşliklerin malzemeleri ithal, cephe
kaplamalarında birçok girdi ithal bunlar benim bilgi sahibi olduklarım. Eminin
daha detaylı bir dosya çalışması yapılsa bu liste uzayacaktır. (Not: Sadece
asansör sektörünün 2017 yılında vereceği dış ticaret açığı 200 milyon USD
civarındaymış)
Sektördeki uzmanlar büyük projelerde ithal girdi payının, alt
sektörlerdeki dolaylı maliyetler dâhil toplam maliyetin %50-55’i, kentsel
dönüşümde ise yaklaşık %30-35 oranlarında olduğunu belirttiler. İşte bu noktada
matematik bilen akademisyen ekonomistlerin çalışmalarına ihtiyaç var.
Leontiefin girdi –çıktı analizi benzeri bir model geliştirilerek yukarıdaki
soruma cevap aramalıyız. Önce sektördeki
yerli ve yabancı girdi kalemleri belirlenmeli ve sonra bunların üretimine giren
ithal ara malı/girdi payları bulunmalıdır. Daha sonra bu girdilerin inşaat
üretimindeki payları bulunmalı ve ilgili değerler matristeki yerlerine
konularak nihai maliyetler bulunmalıdır. Daha sonra bu paylar kamu ve özel
sektörün ürettiği toplam inşaat değerleri ile karşılaştırılarak inşaat
sektörünün toplam ithal girdi tutarı elde edilmelidir. İnşaat maliyetleri sürekli
yukarı doğru değiştiği için bu hesaplamalar yapılırken bir yıllık süreçteki
ortalama değerler temel alınmalıdır.
Özetle, ölçemezseniz
yönetemezsiniz…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder