Salı, Ekim 10, 2017

Yaşayarak Öğrenmek

Bir gün Napolyon düşman askerlerinden kaçarken, bir bakkal dukkanina girmis. Bakkala hemen kendisini saklamasini emretmis. Bakkal da Napolyon' u musait bir yere saklayip, biraz sonra gelen dusmanları da

'Az evvel biri koşarak su tarafa kacti.' diye savustur­mus. Nihayet biraz sonra Napolyon' un muhafızları yetismisler. Bakkal ömründe bir daha karsilasamayacağı Napolyon' a sormus: 


'Efendim, af buyurun ama merak ettim, olumle bu denli burun buruna gelmek nasıl bir duygu?' Napolyon birden öfkelenmis. 'Sen kim oluyorsun da benimle böyle dalga geçercesine konuşabiliyorsun? ' diye bağırmış. 

Hemen askerlerine, adamcagizi kursuna dizmelerini emretmis.
Askerler bakkalin gozunu baglayip, karsisina dizilmisler. 

Mermiler namlulara surulmus, artik 'ates' emri verilecek... Adamcagiz
içinden: 'Ah, ne yaptın sen? Simdi ölüp gideceksin diye düşünürken, arkadan bir çift
el uzanmis, gozundeki bagi acmis. Karsisinda Napolyon varmis. 

Tek cümleyle cevaplamış Napolyon: 'Işte böyle bir duygu!' 


"Yasayarak öğrenmek, bedeli en yüksek öğrenme biçimidir... "

Hiç yorum yok: