Alitalia'nın sert hostesleri ve kötü servisi ile başlayan uçuşumuz (yolda sadece çay, kahve ve kurabiye veriyorlar!) Leonardo da Vinci-Fiumicino hava alanında sonlandı. Burası da bir sürü Avrupa hava alanında olduğu gibi alt yapı olarak eskimiş ancak bizde olduğu gibi şimdi şehre nasıl gideceğim telaşına kapılmıyorsunuz, bir sürü seçenek var; otobüsler, banliyö treni ve express tren. Elbette taksileri de tercih edebilirsiniz. Benim acelem olmadığı için otobüsü tercih ettim-5 Euro. Tüm rehberlerde express treni (Leonardo expresi) öne çıkarmışlar ama acil bir işiniz yoksa 14 euro vermeye değmez. Bence bu bir tuzak.
Şehre ulaşım vasıtanızı seçtikten sonra yapmanız gereken ikinci iş kaldığınız sürece metro, otobüs ve tramwaylara binerken kullanacağınız kombine bilet tipine karar vermek. Turistlere her yerde Roma Pass diye bir kartı satmaya çalışıyorlar, bu da ikinci tuzak çünkü herkes bu karta hücum ettiğinde bu kartın fiyatını üç yıl içinde 36 euro'ya çıkarmışlar.Adeta İtalya'nın yeni kazanç kapısı olmuş! Ben 6 gün kaldığım için ilk üç gün için üç günlük kombine bilet aldım, diğer günler için ise seyahat başı bilet aldım benim için daha ekonomik oldu. Eğer önceden yaptığınız bir dolaşım planınız varsa, bunun kararını daha rahat verebilirsiniz ama plan yapmadıysanız şehir içi ulaşım size pahalıya gelecektir. Özetle ilk aşamada iki tuzak var; Biri Leonardo Express, diğeri de Roma Pass. Hesabınızı iyi yapın:) Biz Türkler analitik olmadığımız için bu gibi tuzaklara hemen düşüyoruz maalesef.
Ulaşım araçlarının hemen hemen hepsinin son durağı Termini (merkez istasyon) Eğer otel seçimini buraya yakın bir yerden yaparsanız çok rahat edersiniz çünkü metro bağlantısı da burada.
Roma adeta bir açık hava müzesi. Birkaç gün sonra heykel ve resim görmekten mideniz ve kafanız karışıyor!
Açıkçası kısa sürede bir sürü müze gezmek ne kadar anlamlı bilemiyorum, her şey birbirine giriyor. Öncelikle şunu söylemek isterim; eğer zamanınız kısıtlıysa iki, üç gün gibi sadece seçeceğiniz bir iki yeri sindire sindire gezmenizi tavsiye ederim. Benim yaptığım gibi her yeri göreceğim şeklinde bir program yaparsanız çok yorucu oluyor. Roma'da diğer büyük Avrupa şehirlerine göre daha çok yürümek zorunda kalıyorsunuz. Metro ağı sınırlı, ya yürüyeceksiniz ya da cesaretiniz varsa Hindistan benzeri görüntüleri olan belediye otobüslerine bineceksiniz. Otobüslerde bütün Roma ile akraba oluyorsunuz. "Permesso" diyerek üzerinizden geçerlerken, sizde Matrix filmindeki gibi şekilden şekile giriyorsunuz, adamlar alışmış kimse bu durumdan şikayet etmiyor.
Oteller
Starhotels Metropol - biz burada kaldık, Termini'ye 5 dk yürüme mesafesinde, odaları çok geniş ve ferahtı. Kahvaltısı da tatmin ediciydi.
Arkadaşlarımın kaldığı ve memnun oldukları diğer oteller şöyle;
Hotel Alexandra Roma
Valadier Hotel
Augusta Lucilla Palace
Regno Hotel
Hotel Daphne
Otellerin ücretleri mart ve nisan aylarında makul. Mayıs'tan sonra fiyatlar artıyor.
Şunu da belirtmeliyim kesinlikle Temmuz ve Ağustos aylarında Roma'ya gitmeyin aşırı sıcakta bu şehir gezilmez.
Yeme İçme
Yeme içme pahalı ama dikkat eder ve iyi yer seçerseniz asgari zayiatla karnınız doyar. Turistik merkezi yerlerdeki lokantalardan uzak durmaya çalışın. Romalı'ların kendilerinin de tercih ettiği bir yerde pizza yedik. Bizim pizzaya göre çok farklı eğer Amerikan&Türk tipi pizza tercih ediyorsanız Roma'da hayal kırıklığına uğrarsınız çünkü pizzaları daha çok bizim peynirli pideye benziyor.
Bu pizza Türk lahmacununun mozzerella peynirlisi gibi. Ben çok beğendim ama birçok kimseye ters gelebilir.
Diğer güzel bir konu, sokaklarda bulunan çeşmelerin hemen hemen tamamından su içiliyor yanınızda küçük bir outdoor termosu taşırsanız küçük şişe suya gereksiz yere 2 euro para vermezsiniz.
Yolculuk ve Müze Biletleri
Seyahatinizi önceden planlayıp, biletlerinizi on-line olarak almanızı tavsiye ederim. Özellikle tren biletleri yüksek sezonda hem pahalı, hem de bulunmuyor. Birkaç hafta önceden satın alırsanız daha ucuza tatil yapma fırsatınız var. Bu arada 2. sınıf denilen trenler daha ucuz ama konforu gayet yeterli. Tek fark bir saatte gidilen yere iki saatte gidiyorsunuz. Aceleniz yoksa süper hızlı trenlere boş yere fazla para vermeyin. Üstelik süratten çevreyi izleyemiyorsunuz.
Napoli ve Pompei
Buralara kadar gelmişken Pompei'ye uğrayalım dedik. Mecburen trenle önce Napoli'ye gidiyorsunuz. Sonra merkez istasyonunun altında Garibaldi Metro istasyonundan Pompei'ye giden yerel trenlere biniyorsunuz. Böyle bir trene bindik. Hayatımda böyle bir pislik görmedim, adeta Hindistan. Herkes üst üste. Koku, ter, sıkışıklık ve pislik. İtalyanlar uzun süredir alt yapılarına yatırım yapamıyorlar, bütçe sıkıntısı çektikleri belli oluyor.
Bu trenler ucuz, çünkü düşük gelirli İtalyan'lara hizmet veriyor. Pompei'ye giderken yol boyunca gelişmemiş yerlerden geçiyorsunuz. Eğer Pompei'de inmezseniz İtalya'nın güneyine kadar gidebiliyorsunuz.
Pompei'den Vezüv |
Pompei çok ilginç bir yer. Bir kere tüm yaşananlara rağmen şehir sağlam kalmış ve çok iyi restore etmişler. Bir sürü ev 2000 sene öncesi gibi ayakta duruyor. Ben etkileyen şehrin planı oldu. bizde hala böyle düzenli, şehir ve kasabalar yok. Adamlar 2000 sene önce her şeyi düşünmüşler. Kendi dillerini anlamayan tüccarlar için resimlerle ve işaretlerle anlaşma yöntemi geliştirmişler. Zenginlere ait çok güzel evler var. Ancak burayı gezmek için başta yazdığım gibi Temmuz ve Ağustos ayını tercih etmeyin. Çok geniş bir alan en aşağı 2 saate ihtiyacınız var. Biz istasyon çıkışındaki rehberli gruplara katılmayı tercih ettik. Aksi takdirde elinizde harita, define arama oyunu gibi sokak sokak dolaşmanız gerekebilir. Tevellüt meselesi tabii ki!
Küllerin altında kalarak gazlardan boğularak ölen hamile kadın.
Dönüşte yine Roma trenine aktarma yapmak için Napoli'ye uğruyorsunuz. Gitmeden önce bir araştırma yapmıştım. Julia Robert'in Napoli'de film çekerken piza yediği lokantaya gittik. Pizzası çok güzeldi. Zaten sadece iki tip piza var. Kırmızı ve beyaz, başka bir şey yok. Tavsiye ederim. İsmi Pizzeria da Michele ve her şeyden önemlisi çok ekonomik.
İtalyanlar
İtalya'da dolaşırken bana en ilginç gelen hususlardan biri de şu oldu: toplu taşıma araçlarında birbirini hiç tanımayan insanlar sanki çok eski ahbapmış gibi birbirleriyle derin sohbete dalıyorlar. Aynı sohbet yerine gelen başka bir insanla da devam ediyor. Kadın erkek ayrımı yapmıyorlar. Herkes birbiriyle konuşuyor. Ama konuşmaya genellikle bir şeyden şikayet ederek başlıyorlar ve arkası geliyor. Şimdi bizde şehirlerde bu yakınlık kalmadı. Kimse birbiriyle konuşmak istemiyor. Anadolu'da küçük yerlerde, kasabalarda insanlar hala birbirine daha yakın. Büyük şehirlerde artık akıllı telefon arkadaşlığı tercih ediliyor.
Özetle Roma ve civarı güzel. Ancak İtalya pahalı. Güvenli bir yer de değil. İtalya diğer Kuzey ve Batı Avrupa ülkeleri gibi organize değil. Bize benziyor. Uyanık ve dikkatli olmanız lazım. Sempatilerinin arkasına saklanmış çok fazla üçkağıtçı var.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder