Pazar, Şubat 09, 2014

Temel İlişkilendirme Hatası

Bir ülkenin başbakanının televizyonlarda yaptığı konuşmayı dinliyorum, “Biz geldik ihracatı şöyle artırdık, faizleri şöyle düşürdük, borçları sıfırladık, her yer metro oldu, biz, biz, biz. Ben, ben, ben” Sokaktaki adam doğal olarak “Ne adam be!” diyor.

Şimdi hayatın içinden örneklere dönelim. Bir şirket çok başarılı olur CEO’yu alkışlarız. İki sene sonra işler tersine döner CEO istenmeyen adam ilan edilir, paltosunu alır çıkar. Tuttuğumuz takım şampiyon olur, antrenörü havalara atar, kucaklarda taşırız. Ertesi sezon aynı takım ligde zar zor ilk üçe girer antrenörü havaya atanlar bu sefer düşerken tutmaz. Sezon bitene kadar takım iki antrenör değiştirir durum değişmez. Allah Allah deyip durumu anlamaya çalışırız. Gerçekten çalışkan bir öğrenci sınav günü kötü bir not almıştır ve hoca bunu onun az çalışmasına bağlamıştır. Halbuki onun çalışmamasında veya sınavında kötü not almasında başka faktörler vardır. Mesela sınavda çok heyecanlanmıştır veya bir yakınını kaybetmiştir ve bunun gibi birçok dışsal faktör yüzünden çalışamamıştır. Ama hoca bunu değerlendirmediği için onun tembelliğine yorar bu sonucu.

Yukarıda örneklerini verdiğimiz bu duruma sosyal psikolojide “Temel İlişkilendirme Hatası” (fundamental attribution error) deniyor. Bir durumu veya gelişmeyi açıklamak zorunda kaldığımızda, durumu abartılı bir şekilde kişinin kişisel özelliklerine bağlayarak (mesela dünya lideri gibi), bağlam ve dış faktörlerin etkisini dikkate almama/küçümseme eğilimi diyebiliriz.
Temel İlişkilendirme hatası özellikle olumsuz olaylarda daha etkili oluyor.  Savaşların “suçunu” tek bir insanın üzerine atarız. Halbuki savaşların önceden tahmin edilemez olaylar olmasına ve dinamiklerinin bugün hala anlaşılmasının zorluğuna rağmen.

İşlerin iyi ya da kötü gitmesinin nedeninin önce şirketin patronunda ararız. Oysa ekonomik başarının yönetim mükemmelliğindense Dünya’daki genel ekonomik durumdan, uluslararası konjonktürden daha fazla etkilendiğini bilmemiz gerekir. Kriz yaşayan sektörlerde CEO’ların ne kadar sık değiştiğine şahit oluruz. O sektörlerin krizden en çok etkilenen sektörler olduğunu bilmemiz gerekir.


Oynanan oyundan ne kadar etkilensek de, sahnedeki insanlar kusursuz, kendi kaderlerini tayin eden kişilikler değiller. Onlara bir rol verilmiş bir durumdan diğerine savruluyorlar. Oynanan oyunu gerçekten anlamak istiyorsak dikkatimizi oyunculara vermemeliyiz. Daha çok oyuncuların dansını etkileyen orkestra şefini izleyin.

Hiç yorum yok: