Ver elini Saraybosna. Hava alanı Türkiye'nin küçük illerindeki alanları anımsatıyor. Resimden gördüğünüz gibi trafik müthiş...
Her taraf savaştan kalma şehitlik. Burası Hıristiyanlara ait.
Savaşın izlerini her yerde görüyorsunuz. Savaş sırasında bombalan bakım yurdu bugün ibreti alem olsun diye olduğu gibi bırakılmış. Evlerin birçoğunda mermi ve roket izleri var. Parası olan aileler bunları tamir edebilmiş ama parası olmayanlar uyduruk bir şekilde delikleri kapatıp sıvasız bir şekilde oturuyorlar.
Bunlar şehirde toplu taşımayı sağlayan tramvaylar. Hepsi perişan durumda. Eski Yugoslavya'dan beri yatırım yapılmamış. Devletin parası yok. Ama kimse şikayetçi değil, en azından savaş şimdilik durmuş. Bazı vagonlarda delikler var. Dikkat çekici olan şu; yaklaşık 500.000 kişilik nüfusu olan şehirde, geniş geniş caddeler ve ortasından tramvay geçen yollar var. Bunları düşünmüşler ve basit bir şekilde hayata geçirmişler.
Keşke bu komünistler bir dönem İstanbul'u da yönetseydiler:)
Latin Köprüsü
Birinci Dünya savaşına sebep olan Arşidük Franz Ferdinand'ın Gavrilo Princip tarafından suikasti işte bu köprü üzerinde gerçekleşmiş.
1914 yılında Birinci
Dünya Savaşı'nın başlamasına neden olarak gösterilen Arşidük Franz
Ferdinand'ın Gavrilo Princip tarafından suikasti bu kentte gerçekleşti
ve bundan 70 yıl sonra 1984 Kış Olimpiyat oyunları bu kentte yapıldı.
Şehir, Bosna Savaşı sırasında dünya modern savaş tarihindeki en uzun
kuşatmaya maruz kalmıştır. Bugün şehir Bosna-Hersek'in en büyük kültürel
ve ekonomik merkezi olarak savaşı sonrasında kendini yenilemeye ve
toplamaya çalışmaktadır.
Bosna-Hersek'i oluşturan on kantondan "Saraybosna Kantonu"nun parçası olan Saraybosna'nın içinden Miljacka ırmağı geçer.

1892-1894 yılları arasında, saraybosna'da osmanlı'dan sonra bosna'yı
işgal eden avusuturya-macaristan imparatorluğu, miljacka nehrinin
kıyısında daha sonraları kütüphane binası olarak kullanılacak görkemli
bir belediye binası yapmaya karar verir....yanlız bir sorun
vardır...kütüphane binasının yapılabileceği en uygun arazide, semt
eşrafından bir boşnağın evi vardır..kendisinden evin değerinin çok
üstünde para teklif edilerek, evini satması istenir..yanlız bizim boşnak
ev sahibi, çok normal sayılabilecek bir tepki ile bu isteğe uzunca bir
süre direnir ...ısrarlar devam eder, sonunda kendisi tek bir şartla
isteği kabul edebileceğini söyler...nehrin diğer yakasında olan geniş
arazi kendisine verilecek ve oturduğu evi taş taş, tuğla tuğla, tüm
ahşap malzemesi ile o araziye taşınıp aynısı inşaa edilecek..avusturya
yönetimi bizim boşnağın bu isteğini kabul eder (etmek zorunda kalır
demek belki daha doğru ) ve ev inşaa edilir.....tüm bu yaşanılanların
üzerine de ev doğal olarak 'inat kuca' (inat evi) ismini alır...inat
kuca şimdilerde geleneksel boşnak yemeklerinin yapıldığı bir restorana
dönüştürülmştür.....
SarayBosna'da ölüm ilanları
Türkiye genelinde ölüm ilanları sala ile yapılır bildiğim kadarı ile.
Saraybosna'da, ve belki de tüm Bosna'da,

ise ilginç bir gelenek bu
konuda. Ölen kişiye ait bilgileri içeren bir belgeyi hem ölen kişinin
bulunduğu apartmanın ya da evin dışına hem de işlek caddelerdeki
direklere asıyorlar. Buraya kadar çok da garip değil belki ama işin
ilginç yanı şu ki ilanın üzerindeki renk, kişinin dinine göre değişiyor.
Yani mesela ölen kişi müslüman ise renk yeşil, katolik Hırvat ise mavi,
ortodoks Sırp ise siyah renk oluyor.
Baş Çarşı ( BASCARSİJA) ve Baş Çarşı Cami
Evet...karnım acıktı:) nerede buranın çarşısı?

Başçarşı , Saraybosnanın kalbi. Saraybosna biraz da Başçarşı demektir.
Başçarsı Osmanlı medeniyetinin estetik ve kültürel açılarıyla adeta bir
özetidir....
Başçarsıda attığınız her adımda Osmanlı havasını derin derin
hissedebilirsiniz ... Başçarsı Osmanlı Balkanlardan ayrıldığı günden
beri neler geçirmiş , neler görmüş kimbilir ;artık başçarşıda boşnak ,
sırp , hırvat , yahudi karışık geziyor , osmanlının da değil ama yine de
bizim için Yahya Kemal Beyatlı'nın bir şiirindeki gibidir ‘’ çok sürse
ayrılık, aradan geçse çok sene,biz sende olmasak bile, sen bizdesin gene.’’ .....
Medresesi , hankahı , sebili , camileri , hanları , bezistanı , insan
boyundan biraz daha yüksek dükkanları , aşevi ve buram buram hissedilen
havasıyla tipik bir osmanlı yerleşimi Başçarsı.
Başçarşıda en büyük yapıtlar kuşkusuz Gazi Husrev Bey Külliyesine ait
yapilar . Bu yapıların dışında Başçarşıyı Gazi Husrev Begova Camii
çevresinde kümelenen tek katlı ahşap binalar oluşturuyor genel olarak.
El sanatı ürünleri satılan dükkanların ara sokakları arnavut
kaldırımıyla kaplı. Başçarşıda iki büyük de han var , daha doğrusu
varmış . Gazi hüsrev Bey in yaptırdığı TaşlıHan ancak 1912 ye kadar
ayakta durabilmiş. Moriçhan ise halen kullanımda ve balkanlardaki en iyi
korunmuş hanların başında gelmekte.

Başçarşıyı anlatırken
Sebil(Sebilj)
i es geçmek olmaz . Sebil İsa-beg İshakovic ve Gazi husrev beyin
zamanından çok daha sonra yapılmış ama Başcarşının ufak ve güzel sembolü
halinde . Rivayete göre çeşmeden bir kere su içen birdaha
Saraybosna’dan ayrılamıyormuş.Bu efsaneden bir çok şarkı, sevdalinka da
doğmuş örn : Safet Isovic - Ko Se Jednom Napije Vode Sa Bas-Carsije
Savaş zamanında neredeyse yerle bir olan Başçarşı, bugün onarılarak
tekrar ayakta. Kalbi Gazi Husrev Begova Camii , sembolü ise
Sebilj(aşıklar çeşmesi) .
Başçarşı sokaklarının isimleri ise hala türkçe (Ciltculuk , kuyumculuk , çizmeculuk vs) .
Başçarsı , Bosna'da Başçaşı olarak deği Başçarşija olarak geçiyor ,
boşnaklar kendi dillerinin yapısına uygun olarak ufak bir ekle
Başçarşija yapmışlar Başçarşıyı.
SarayBosna'da Börek Yenir
Baş Çarşı'da börekçiler çok meşhur. Börekler saç üzerinde veya odun ateşinde pişiriliyor.Birde buraya has köfteciler var. Bu köfteleri daha sonra Makedonya'da da gördüm. Meğer biz börek nedir bilmiyormuşuz. Hayatımda yediğim en nefis börekler;
Boşnak böreği. Özellikle ıspanaklısı ve kıymalısı çok güzel. Börekler üzerine yoğurt dökülerek servis ediliyor. Ya da yoğurt diyorsunuz bardakta buraya özgün ayran getiriyorlar. Yedikleriniz hem kaliteli, hem de ucuz. Dört kişi, dört börek, dört ayran aldık toplam 12 marka ödedik. Yaklaşık 15 TL
Çarşı içinde Osmanlı döneminden kalma, ortalarında büyük ağaçların bulunduğu hanlar var. Bu gibi yerleri İstanbul'da ve Anadolu'da muhtelif şehirlerde görmüştüm. Örneğin; Bursa'da, Muğla'da, Antakya'da ilk aklıma gelenler. Buralarda gençler özgürce nargileye "takılıyorlar" onlar için ucuz bir eğlence. Dikkatimi çeken şu; kimse kimseyi rahatsız etmiyor. Bir yan bakan bile yok. Bu arada üniversite mezunu gençler arasında işsizlik çok yüksekmiş. Bize benziyor. Para, üretim, teknoloji ve organizasyon yoksa bunun üzerine basiretsiz yöneticiler ilave et, al sana işsizlik. Allahtan bir yetmez beş çocuk yapın diyen yöneticileri yok!
Bende Saraybosna entellektüelleri ile satranca takıldım!
Bu topraklarda sanata çok önem veriliyor. Resim, heykel ve müzik çok ileri. Mimari bizden daha ileri ve özgün. Ne de olsa Avrupa topraklarındalar.
Saraybosna'da Bir Galatasaraylı
Galatasaray'ın büyüklüğünü bir defa daha gördük. Galatasaray'ın efsanevi futbolcusu
Tarık Hodziç Galatasaray'ı Saraybosna'da temsil etmeye devam ediyor. Bunu kimse yapmaz. İşletmeciliğini yaptığı köfteciyi tavsiye ederim. Çok güzel yerel köfteler yiyorsunuz. Onlar köfteye kebap diyorlar. Sipariş verirken kebap diyeceksiniz.
Saraybosna Gülü
Son bosna savaşı esnasında
saraybosna'yı
kuşatan sırp topçularının sivil can kayıplarını önemsemeden hatta çoğu
vakada öngörerek şehre yağdırdıkları top mermilerinin düştüğü yerde
açtığı şarapnel yaralarının kırmızı ile renklendirilmesi sonucu ortaya
çıkan görüntüye verilen ironik isim. yapıldıkları yerde en az bir
çoğunlukla daha fazla can kaybı yaşandığını göstermekte ve bu yönüyle
bize ve gelecek kuşaklara yönelik birer ikaz tabelası görevi
görmektedir. Başka bir örneğini şu linkten de görebilirsiniz: (görsel:
saraybosna gülü/65044)
Özetle Saraybosna bizimle birçok ortak kültürel unsuru barındıran bir şehir. Çok güzel, bir o kadar da hüzünlü. Havada bu hüzünü hissediyorsunuz. Şehirde ve ülkede yaşayanlar arasında ayrım devam ediyor. İnsanların bakışları tedirgin ve birbirlerine karşı güvensizler. yaşanılanların kısa sürede unutulması imkansız. Bu ayrımın yaratılmasında din adamlarının önemli rolü olduğunu vurgulamadan geçemeyeceğim. Maalesef buralarda din adamlarının yanlış yönlendirmeleri dinlerin birleştirici rol oynamalarını engelliyor. Tam tersine ayrımcılığı körüklüyorlar. Bütün yüksek tepelere haçlar dikilmiş bunlar geceleri her yerden görülebilecek şekilde aydınlatılıyorlar. Amaç ve verilmek istenen mesaj belli.
www.bosnakdunyasi.com
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder