Pazar, Temmuz 08, 2012

Saraybosna' dan görüntüler




Ver elini Saraybosna. Hava alanı Türkiye'nin küçük illerindeki alanları anımsatıyor. Resimden gördüğünüz gibi trafik müthiş...










Her taraf savaştan kalma şehitlik. Burası Hıristiyanlara ait.





Savaşın izlerini her yerde görüyorsunuz. Savaş sırasında bombalan bakım yurdu bugün ibreti alem olsun diye olduğu gibi bırakılmış. Evlerin birçoğunda mermi ve roket izleri var. Parası olan aileler bunları tamir edebilmiş ama parası olmayanlar uyduruk bir şekilde delikleri kapatıp sıvasız bir şekilde oturuyorlar.



Bunlar şehirde toplu taşımayı sağlayan tramvaylar. Hepsi perişan durumda. Eski Yugoslavya'dan beri yatırım yapılmamış. Devletin parası yok. Ama kimse şikayetçi değil, en azından savaş şimdilik durmuş. Bazı vagonlarda delikler var. Dikkat çekici olan şu; yaklaşık 500.000 kişilik nüfusu olan şehirde, geniş geniş caddeler ve ortasından tramvay geçen yollar var. Bunları düşünmüşler ve basit bir şekilde hayata geçirmişler.
Keşke bu komünistler bir dönem İstanbul'u da yönetseydiler:)





Latin Köprüsü

Birinci Dünya savaşına sebep olan  Arşidük Franz Ferdinand'ın Gavrilo Princip tarafından suikasti işte bu köprü üzerinde gerçekleşmiş.

1914 yılında Birinci Dünya Savaşı'nın başlamasına neden olarak gösterilen Arşidük Franz Ferdinand'ın Gavrilo Princip tarafından suikasti bu kentte gerçekleşti ve bundan 70 yıl sonra 1984 Kış Olimpiyat oyunları bu kentte yapıldı. Şehir, Bosna Savaşı sırasında dünya modern savaş tarihindeki en uzun kuşatmaya maruz kalmıştır. Bugün şehir Bosna-Hersek'in en büyük kültürel ve ekonomik merkezi olarak savaşı sonrasında kendini yenilemeye ve toplamaya çalışmaktadır.
Bosna-Hersek'i oluşturan on kantondan "Saraybosna Kantonu"nun parçası olan Saraybosna'nın içinden Miljacka ırmağı geçer.

inat kuca - sarajevo


 1892-1894 yılları arasında, saraybosna'da osmanlı'dan sonra bosna'yı işgal eden avusuturya-macaristan imparatorluğu, miljacka nehrinin kıyısında daha sonraları kütüphane binası olarak kullanılacak görkemli bir belediye binası yapmaya karar verir....yanlız bir sorun vardır...kütüphane binasının yapılabileceği en uygun arazide, semt eşrafından bir boşnağın evi vardır..kendisinden evin değerinin çok üstünde para teklif edilerek, evini satması istenir..yanlız bizim boşnak ev sahibi, çok normal sayılabilecek bir tepki ile bu isteğe uzunca bir süre direnir ...ısrarlar devam eder, sonunda kendisi tek bir şartla isteği kabul edebileceğini söyler...nehrin diğer yakasında olan geniş arazi kendisine verilecek ve oturduğu evi taş taş, tuğla tuğla, tüm ahşap malzemesi ile o araziye taşınıp aynısı inşaa edilecek..avusturya yönetimi bizim boşnağın bu isteğini kabul eder (etmek zorunda kalır demek belki daha doğru ) ve ev inşaa edilir.....tüm bu yaşanılanların üzerine de ev doğal olarak 'inat kuca' (inat evi) ismini alır...inat kuca şimdilerde geleneksel boşnak yemeklerinin yapıldığı bir restorana dönüştürülmştür.....


SarayBosna'da ölüm ilanları

Türkiye genelinde ölüm ilanları sala ile yapılır bildiğim kadarı ile. Saraybosna'da, ve belki de tüm Bosna'da, ise ilginç bir gelenek bu konuda. Ölen kişiye ait bilgileri içeren bir belgeyi hem ölen kişinin bulunduğu apartmanın ya da evin dışına hem de işlek caddelerdeki direklere asıyorlar. Buraya kadar çok da garip değil belki ama işin ilginç yanı şu ki ilanın üzerindeki renk, kişinin dinine göre değişiyor. Yani mesela ölen kişi müslüman ise renk yeşil, katolik Hırvat ise mavi, ortodoks Sırp ise siyah renk oluyor.
Baş Çarşı ( BASCARSİJA) ve Baş Çarşı Cami

Evet...karnım acıktı:) nerede buranın çarşısı?
Başçarşı , Saraybosnanın kalbi. Saraybosna biraz da Başçarşı demektir. Başçarsı Osmanlı medeniyetinin estetik ve kültürel açılarıyla adeta bir özetidir....

Başçarsıda attığınız her adımda Osmanlı havasını derin derin hissedebilirsiniz ... Başçarsı Osmanlı Balkanlardan ayrıldığı günden beri neler geçirmiş , neler görmüş kimbilir ;artık başçarşıda boşnak , sırp , hırvat , yahudi karışık geziyor , osmanlının da değil ama yine de bizim için Yahya Kemal Beyatlı'nın bir şiirindeki gibidir ‘’ çok sürse ayrılık, aradan geçse çok sene,biz sende olmasak bile, sen bizdesin gene.’’ .....

Medresesi , hankahı , sebili , camileri , hanları , bezistanı , insan boyundan biraz daha yüksek dükkanları , aşevi ve buram buram hissedilen havasıyla tipik bir osmanlı yerleşimi Başçarsı.
Başçarşıda en büyük yapıtlar kuşkusuz Gazi Husrev Bey Külliyesine ait yapilar . Bu yapıların dışında Başçarşıyı Gazi Husrev Begova Camii çevresinde kümelenen tek katlı ahşap binalar oluşturuyor genel olarak. El sanatı ürünleri satılan dükkanların ara sokakları arnavut kaldırımıyla kaplı. Başçarşıda iki büyük de han var , daha doğrusu varmış . Gazi hüsrev Bey in yaptırdığı TaşlıHan ancak 1912 ye kadar ayakta durabilmiş. Moriçhan ise halen kullanımda ve balkanlardaki en iyi korunmuş hanların başında gelmekte.


Başçarşı'daki sebil Başçarşıyı anlatırken Sebil(Sebilj) i es geçmek olmaz . Sebil İsa-beg İshakovic ve Gazi husrev beyin zamanından çok daha sonra yapılmış ama Başcarşının ufak ve güzel sembolü halinde . Rivayete göre çeşmeden bir kere su içen birdaha Saraybosna’dan ayrılamıyormuş.Bu efsaneden bir çok şarkı, sevdalinka da doğmuş örn : Safet Isovic - Ko Se Jednom Napije Vode Sa Bas-Carsije

Savaş zamanında neredeyse yerle bir olan Başçarşı, bugün onarılarak tekrar ayakta. Kalbi Gazi Husrev Begova Camii , sembolü ise Sebilj(aşıklar çeşmesi) . Başçarşı sokaklarının isimleri ise hala türkçe (Ciltculuk , kuyumculuk , çizmeculuk vs) . Başçarsı , Bosna'da Başçaşı olarak deği Başçarşija olarak geçiyor , boşnaklar kendi dillerinin yapısına uygun olarak ufak bir ekle Başçarşija yapmışlar Başçarşıyı.

SarayBosna'da Börek Yenir


Baş Çarşı'da börekçiler çok meşhur. Börekler saç üzerinde veya odun ateşinde pişiriliyor.Birde buraya has köfteciler var. Bu köfteleri daha sonra Makedonya'da da gördüm. Meğer biz börek nedir bilmiyormuşuz. Hayatımda yediğim en nefis börekler; Boşnak böreği. Özellikle ıspanaklısı ve kıymalısı çok güzel. Börekler üzerine yoğurt dökülerek servis ediliyor. Ya da yoğurt diyorsunuz bardakta buraya özgün ayran getiriyorlar. Yedikleriniz hem kaliteli, hem de ucuz. Dört kişi, dört börek, dört ayran aldık toplam 12 marka ödedik. Yaklaşık 15 TL






Çarşı içinde Osmanlı döneminden kalma, ortalarında büyük ağaçların bulunduğu hanlar var. Bu gibi yerleri İstanbul'da ve Anadolu'da muhtelif şehirlerde görmüştüm. Örneğin; Bursa'da, Muğla'da, Antakya'da ilk aklıma gelenler. Buralarda gençler özgürce nargileye "takılıyorlar" onlar için ucuz bir eğlence. Dikkatimi çeken şu; kimse kimseyi rahatsız etmiyor. Bir yan bakan bile yok. Bu arada üniversite mezunu gençler arasında işsizlik çok yüksekmiş. Bize benziyor. Para, üretim, teknoloji ve organizasyon yoksa bunun üzerine basiretsiz yöneticiler ilave et, al sana işsizlik. Allahtan bir yetmez beş çocuk yapın diyen yöneticileri yok!


Bende Saraybosna entellektüelleri ile satranca takıldım!
Bu topraklarda sanata çok önem veriliyor. Resim, heykel ve müzik çok ileri. Mimari bizden daha ileri ve özgün. Ne de olsa Avrupa topraklarındalar.




Saraybosna'da Bir Galatasaraylı

Galatasaray'ın büyüklüğünü bir defa daha gördük.  Galatasaray'ın efsanevi futbolcusu Tarık Hodziç Galatasaray'ı Saraybosna'da temsil etmeye devam ediyor. Bunu kimse yapmaz. İşletmeciliğini yaptığı köfteciyi tavsiye ederim. Çok güzel yerel köfteler yiyorsunuz. Onlar köfteye kebap diyorlar. Sipariş verirken kebap diyeceksiniz.



Saraybosna Gülü
Son bosna savaşı esnasında saraybosna'yı kuşatan sırp topçularının sivil can kayıplarını önemsemeden hatta çoğu vakada öngörerek şehre yağdırdıkları top mermilerinin düştüğü yerde açtığı şarapnel yaralarının kırmızı ile renklendirilmesi sonucu ortaya çıkan görüntüye verilen ironik isim. yapıldıkları yerde en az bir çoğunlukla daha fazla can kaybı yaşandığını göstermekte ve bu yönüyle bize ve gelecek kuşaklara yönelik birer ikaz tabelası görevi görmektedir. Başka bir örneğini şu linkten de görebilirsiniz: (görsel: saraybosna gülü/65044)



Özetle Saraybosna bizimle birçok ortak kültürel unsuru barındıran bir şehir. Çok güzel, bir o kadar da hüzünlü. Havada bu hüzünü hissediyorsunuz. Şehirde ve ülkede yaşayanlar arasında ayrım devam ediyor. İnsanların bakışları tedirgin ve birbirlerine karşı güvensizler. yaşanılanların kısa sürede unutulması imkansız. Bu ayrımın yaratılmasında din adamlarının önemli rolü olduğunu vurgulamadan geçemeyeceğim. Maalesef buralarda din adamlarının yanlış yönlendirmeleri dinlerin birleştirici rol oynamalarını engelliyor. Tam tersine ayrımcılığı körüklüyorlar. Bütün yüksek tepelere haçlar dikilmiş bunlar geceleri her yerden görülebilecek şekilde aydınlatılıyorlar. Amaç ve verilmek istenen mesaj belli.










www.bosnakdunyasi.com


Hiç yorum yok: