Perşembe, Şubat 16, 2012

Akılcı Dış Ticaretmiş!

1983'te dış ticaret mevzuatı değiştirilip, dış ticaret "liberalleştirildikten" sonra siyasetçiler hemen ilkokullardaki "Yerli Malı Haftasıyla" uğraşmaya başladılar. Yerli malı haftasının amacı yeni nesillere yerli malı kullanmanın ve tüketmenin önemini göstermek ve bu kültürü aşılamaktı. Tabii bu bir takım kesimleri rahatsız etti ve her dönem kullandıkları klişeleri ortaya çıkardırlar "Bu bir komünist uygulamadır", "insan haklarına aykırıdır", "anti demoratik bir uygulamadır"

Daha sonra 80'li yıllar boyunca her tarafı çok ucuz ithal ürünler satan mağazalar doldurdu. İnsanımız buralara hücum etti, böylece ayağı alıştı. Bunlara verilmiş güzel isimler hatırlarım mesela bunlardan biri "Avrupa Pazarı" Bu mağazalar açılınca Türkiye birdenbire özgür ve demokratik bir ülke oldu, yukarıdaki şikayetler sona erdi!

80'lı yıllarda Amerikan bankacılık sisteminin Türkiye'deki temsilcilikleri aracılığıyla ülkeye soktuğu kredi kartları daha sonra Türk Bankaları tarafından da çok sevilerek, yaygın bir şekilde insanlara dağıtıldı. Henüz bilinçli tüketici seviyesine ulaşamamış, sosyal evrimini tamamlamamış, tüketime aç Türk tüketicisi böylece gırtlağına kadar borçlandı. (siyasetçilere buradan da malzeme çıktı af çıkarıp oy aldılar)

90'lı yıllarla birlikte AVM (benim tabirimle Açık Verme Merkezleri) çılgınlığı başladı. 80'lerde ıvır zıvır ithalatı ile başlayan lüks tüketim AVM'ler ile birlikte zirveye ulaştı. Bütün yabancılar Türk insanı daha çok tüketsin daha demokratik olsun diye bu AVM piyasasına üşüştüler, Dünya'da ne kadar marka varsa Türkiye'ye geldi. Piyasa köle Çin işçilerince üretilen kalitesiz mallarla doldu. Öyleki medara iftarımız Vakko, Beymen gibi mağazalarda bile artık Çin malı ürünler satılıyor. ( bu arada 2011 senesinde 250 milyon dolarlık gömlek, 800 milyon dolarlık ayakkabı ithal edilmiş! ayıp yahu)

2000'li yıllarla birlikte AVM ve Kredi Kartı çılgınlığı zirveye ulaştı. İnsanlar daha çok alsın diye her gün ucuzluk, her gün kampanya, kredi kartlarında vadeler uçtu, almayanı dövüyorlar! (bu arada her hangi bir kartınızı iptal etmeye çalıştığınızda bankalar binbir güçlük çıkartıyor, en zor süreçleri buraya kurmuşlar)

Bu süreç aynı zamanda ne tesadüfse çok gelişen mağazacılık ve reklamcılık faaliyetleri ile destekleniyor. "Şu telefonu alırsanız farkedilirsiniz!" gibi mesajlar kendine kimlik arayışında olan orta alt tabakaların çok hoşuna gidiyor.

Özellikle son 7,8 senedir daha lüks ve daha büyük konutlar yapılıyor. Bunlarda önemli miktarda ithal malzeme kullanılıyor. Bu binalar peynir, ekmek gibi satılıyor. Belediye, müteahhit ilişkilerinden herkes memnun, herşey çok demokratik. Hiçbir devlet adamı bu kadar lüks konutu ne yapacaksınız? ülkeye yazık değil mi? diye sormuyor...Hem niye sorsunlar insan hakları ve özgürlük var değil mi? istersem altın musluktan su içerim sana ne?

Dünya en fazla makam otomobili olan ülke olduk, herkez lüks araba sevdası içinde. Tüm özel ve resmi kurum yöneticilerinin altında son model Alman arabaları var. En küçük daire müdürüne devlet bir makam arabası ve şoför tahsis etmiş. Bu arada tüm Dünya krizde Alman otomotiv sanayi Türkler sayesinde rekorlar kırıyor.Buradaki ithalatçılarda başarılı iş adamı madalyaları alıyor. Ömründe iki koyunu sürememiş insanlar Audi'lerden inmiyor. Bütün paşalar, müşteşarlar, bakanlar her sene yenilenen Mercedeslerde. Araban ne kadar pahalıysa o kadar böyük insansın!

Şimdi manzarayı umumiye bu!  bu ülke kabaca 100 milyar dolar dış ticaret açığı verdi, ekonomiden sorumlu bakan medya önünde şunları söyledi "Başbakanımız size ev almayın demiyor, alın ama daha mütevazisini alın" "araba alın ama BMW'ye binmeyin FiAT'a binin" diyor!

Pardon değişimi değişim liderleri başlatır. Birinci şartı ise "önce kendin değiş"

Evet 30 senedir, insanları tüketime ve yabancı malına alıştırmak için herşey yapıldı. Türkiye özgürleşti ve kocaman bir İTHALAT TOPLUMU oldu. Yetmedi televizyonlara ilanlar verildi. Toplumda saygın kişiler para uğruna daha çok tüketin, kriz mriz yok Türkiye çok iyi durumda mesajı verdiler. İktidar oyları götürdü!

Şimdi de kalkmış ithalatın kompozisyonunu analiz ediyorlar. Siz analize devam edin beyler hala anlamadınız mı atı alan Üsküdar'ı geçti!

Hiç yorum yok: